
Ahen "Bin kişilik bir gemi, içi düşmanla dolu üzerine geliyor ama o geminin içinde bir tane de masum insan var esir düşmüş... elinde de o gemiyi batırıcak silah var. O gemi karaya çıkarsa savaş çıkacak bir sürü masum insan ölebilir buna sen ve sevdiklerin de dahil... Napardın? O silahı ateşler miydin? Ben ateşlerdim bin tane masumdansa bir tane masum ölsün tercih ederim... " Dağhan " Kimin daha masum olduğuna kimin ölmeyi hak ettiğine karar veremezsin... Ben batırmazdım. O esiri kurtarmak için gerekirse savaşırım ölürüm ama kurtarırdım. O senin çocuğun olsa napardın? Hangi annenin vicdanı başka bir evlat için bile olsa bunu der ki? " Ahen " Ya o esir de savaş sırasında ölürse? " Dağhan " Olabilir. Önemli olan onu kurtarmaya çalışmak. Ona yalnız kalmadığını hissettirmek. Umut vermek. Ona terk edilmediğini, onu birilerinin önemsediğini göstermektir. O esir kendi kendine de kurtulabilir ama bu umutsuzlukla yaşayamaz. üçüncü ihtimal olabilir... Her zaman başka bir yol olduğunu denemeden bilemezsin. Benim vicdanım başka şekilde rahat etmez." ( O esirin ben olduğumu o an bilmiyordu. Kendi annem tarafından yem olarak o geminin içine daha küçük çocukken bizzat yerleştirilmiştim. Düşmanları avlayabilmek için. işte o an bana umut oldu. Ama farkında değildi. O an kalbim onun için atmaya başlamıştı. Zor Zapt ettiğim kalp atışları...)All Rights Reserved
1 part