Ormanın derinliklerinde, sislerin arasına saklanmış eski bir ev... Lilith burada büyüdü, gölgelerin ve fısıltıların içinde, kendine bile tam olarak tanımlayamadığı bir güçle. Yarı kitsune, yarı kurt... Ne tam olarak birine ait, ne de diğerine.
Ancak bu sessiz yaşam, Kyoshi'nin sözleriyle sarsıldı. "Artık zamanın geldi, Lilith," dedi adam, gözlerinde hem gurur hem de endişe vardı. "Seni, senin gibi olanların yanına götüreceğim."
Bilinmeyene açılan bir kapı, kadim güçlerin yankılandığı bir okul... Kendi kaderini keşfetmek için atılan ilk adım.
Kurgu bana aittir!
Ben Rüveyda. Hayatım sıradan... hatta fazlasıyla sıkıcıydı. Tek eğlencem, yakın arkadaşım Barın'la birlikte takıntılı olduğumuz webtoonu tekrar tekrar okumaktı.
Benim kalbim karanlık ve tehlikeli Dük Joseph Dean için çarparken, Barın herkesin nefret ettiği Prenses Vanessa Honest'i savunmaktan asla vaz geçmezdi.
Ta ki bir gece, internette bulduğumuz ve bizi istediğimiz evrene ışınlayacağını iddia eden bir ayini deneyene kadar... Mumlar yaktık, saçma sözler fısıldadık. Gülüp eğlendik. Sonra uyuduk.
Sabah uyandığımızda, posterlerle kaplı odamızda değildik.
O çok sevdiğimiz webtoonun tam içindeydik.