13 parts Ongoing İnsan bir şeyin kıymetini niye hep o şeyi kaybettiğinde anlar.Niye elindeyken, ona aitken kıymet bilmez,görmez,duymaz hissetmez de kaybettiğinde ona ihtiyaç duyacak hale gelir mesela.
Özgürlük ,özgür olma durumu,dışarı çıkmak,gezmek,dolaşmak belki alışveriş yapmak, işe gitmek,arkadaşlarınla bir kafede oturup bir şeyler içmek hemen hemen hepimizin günlük hayatımızda yaşadığımız şeyler değil midir.Hatta çoğu zaman bize sıkıcı gelir ,bazen hiç evden çıkasımız gelmez,yatağımızdan çıkmak istemeyiz mesela.Sabah uyanmak,dışarı çıkmadan hazırlanmak zor gelir insana değil mi. Ne giyineceğini düşünmek,ulaşımını düşünmek,harcayacağın parayı düşünmek insanı hesap yapmaya iter, sonra tıkış pıkış bir otobüste giderken bu insan karmaşasından nefret edersin,stres seviyen artar,anksiyeten de cabası.Birisi sana bir şey sorsa cevap vermeye çekinirsin....
Bunların hepsi olabilir.... Daha doğrusu olabilirdi ama artık pekte mümkün gözükmüyor. Neden mi?
Çünkü artık özgür değilsin. Ülkende ve hatta bütün dünyada bir salgın hastalık mevcut ve henüz bir tedavisi mevcut değil.Her gün yüzbinden fazla insanın öldüğü ülkende artık bu sıradan şeyleri de yapamayacaksın.Dışarı çıkamayacak,işe gidemeyecek ,arkadaşlarınla buluşamayacaksın .Bunların hepsi artık çok büyük bir tehlike.... Sonu ölüm ...
Ve sen şimdi ne demek istediğimi anlıyor musun???
İnsan bir şeyin kıymetini ,değerini niye hep o şeyi kaybettiğinde anlar...
...
Öyle bir curcuna hakimdi ki her şey birbirine karışmıştı. Bir kadın çığlık attı. Bir adam cam kapıya yumruk attı. Bir çocuk, annesinin arkasına saklandı.Ve ben elimdeki steteskopu var gücümle sıkmaktan başka hiçbir şey yapamadım.
Sonra bir telefon geldi.Ve bu telefon bizim felaketimizn başlangıcı oldu.İşte asıl hikaye de burada başladı.