Olmayan Aşkımsın Sen… Seni ilk gördüğümde başladı bu hikaye. Ondan öncesinde başka dertlerim, başka sıkıntılarımla boğuşuyordum. Aklımı toparlamaya çalışıyordum. Oysa sen aradığım ilaçmışsın, nereden bilirdim. Önce bir kıpırtı gibiydin kalbimde. Sonradan kalbimi eline geçirdin. Artık o kalp senin adınla atıyor, senin varlığınla beni yaşatıyordu. Önceleri kendimle yüzleştim. Olabilir miydi? Ben gerçekten yeniden sevebilir miydim? Çok sürmedi bu hesaplaşma. Kendime neden sevemeyeyim ki? Ne var sevemeyecek? Ben zaten yeniden doğmadım mı dedim? Evet senin sayende yeniden doğmak kelimesinin anlamını kavramıştım artık. Varsa yoksa sendin. Sensiz hiç bişeyin anlamı olmadığını hatta daha önemlisi sensiz benim bir anlamım olmadığını hissetmeye başlamıştım. Seninle konuşurken bile seni düşünüyor olmak ve senin bunu bilmemen sanki sana ihanet etmek gibiydi. Artık benim için iki tane sen vardı. Biri içimdeki yaşama arzusunu tetikleyen, bana yeniden hayatı sevdiren sen; diğeri tüm bunlardan ha