Evren, daima sınır tanımadan yaşayan, hayal dünyası gökkuşağı gibi yedi rengin en güzel tonuna sahip bir genç kız. Savaş ise hayatı boyunca zorluklarla karşılaşmış, yüreği kumsal gibi kocaman bir delikanlı. Ve Evren'in kendinde olan gücün farkına varmasını sağlayacak bir şeye ihtiyacı var. Rüyalarına? Ailesine? Hayallerine? Kendine? Hayatın tüm gerçekleriyle en acı şekilde karşılaşmış biri, hayatını anlam veremediği rüyalarıyla ve hayalleriyle yaşamış birine ne denli inanabilir ? Onların hikayesinde hiçbir şey tesadüf olmayacak. Zaten tesadüf, inanmayanların kadere taktığı isim değil midir?