Bir sabah gözlerini açtığında, kendini bir evin içinde buluyorsun. Ama bu ev, her an seni izleyen bir varlık gibi hissediliyor. Her köşe, her oda, her duvar... Hepsi canlanmış gibi. Burada ne gerçek, ne de güvenli bir alan var. Her adımın, seni daha da derinlere çekiyor.
Ev, seni tuzağına düşürmek için varlığını hissettiriyor. Duvardaki dalgalanma, zemindeki her gıcırtı, kapıların ardındaki sessizlik hepsi birer uyarıdır. Ama tek bir şey var: Kaçmalısın. Ama nereye?
Kendi karanlık kabusuyla yüzleştiği, kaçmanın neredeyse imkânsız olduğu bir hikaye. Hangi adım güvenli? Hangi köşe, kurtuluşu gösteriyor? Korkunun derinliklerinde, evin sırrını çözmek için savaşan bir karakter seni bekliyor.
Gerçek ve hayal arasındaki sınır kaybolurken, evin içine hapsolmuş bu ruh, seni içindeki korkulara doğru sürüklüyor. Kaçış var mı, yok mu?
Üç katil tarafından zorla bir eve hapsedilen genç bir kızın hikayesi.
Dudakları boynumu öperken elleri pantolonumun düğmesine gitti kulağıma fısıldadı.
" Ölmeden önce zevk aldırtacağım sana bu benim sana hediyem olsun" dedi. Yüzüne tükürdüm o ise dahada sinirlenmiş bir şekilde boynumu ısırarak öpmeye devam ediyordu. Çok yakından bir silah sesi duydum. Adam üstüme yığılı bir şekilde hareketsiz duruyordu. Adamı üstümden attım karşımda duran adamı karanlıkta tanımaya çalıştım. Barandı hıçkırarak ağlamaya başladım.