
Yıl 2041. İnsanoğlu kendi sonunu çoktan getirdi. Doyumsuzluk ve açgözlülük yüzünden yapılan savaşlar, gezegeni tüketti. Ama bu da yetmedi. Ozon tabakasının oldukça incelmesi sonucunda meteorlar daha ağır hasar bırakmaya, güneş ışığı insanlara zarar vermeye başladı. Hastalıklar yayıldı, pek çok kişi hayatını kaybetti. Yeryüzüne son darbeyi ise, içerisinde orantısız şekilde fazla radyasyon barındıran bir meteor vurdu. Aynı bir nükleer bomba gibi patladı. Ancak sonuçları çok daha korkunçtu. Çünkü bu radyasyona maruz kalan atomların parçalanma periyodu sabit değildi ve zincirleme reaksiyonlara sebep olan bir sıra kimyasal maddeleri de tetikliyordu. İnsanlar bu felakete önceden hazırlanmıştı, yeraltında yeni bir ekosistem kurulmuş, çok büyük sığınaklar inşa edilmişti. Ama bu sığınakların hepsi insan nüfusunun sadece 15%-ni barındırma kapasitesine sahiptiler. Bu ise milyarlarca insanın ölüme terk edilmesi demekti. Ve öyle de oldu, sığınaklar dolduktan sonra kapılar uzun bir süre açılmamak üzere kapatıldı. Dışarıda kalan bütün insanlar yalnız ve çaresiz bırakıldı. Her ne kadar insanlar bu sığınaklarda ilk yıklarda rahat yaşasalar da, sonradan her şey değişti. Yönetim insanları baskılamaya ve bir "imparatorluk" kurmaya başladı. Her bir vatandaşa köle gibi aynı kıyafetler verildi. Hakları kısıtlandı, yemekleri kalitesizleşti ve öğünlerin sayısı azaltıldı. Eğlenceleri elinden alındı. Hepsi birer işçi makinaya dönüştürüldü. Ama, bu rejime boyun eğenler olduğu gibi, karşı çıkanlar da vardı. Ve siz, o karşı çıkanların hikayesini dinlemek üzeresiniz.All Rights Reserved
1 part