Eskiden yazarken bu kadar zorlanmazdım. Önümde bir kağıt bir kalem olması yeterliydi. Zaman geçtikçe insan hissizleşiyor, önceden elinde kımıldattığın kalem bile onu hatırlatıp satırlara dökülürken zamanla duyduğun en duygusal şarkı bile anlamını yitiriyor. Unutmak mı bu yoksa ağır ağır vazgeçmek mi? İçinde uçuşan o kelebekler öncesinde tatlı bir ağrıya sebep olurken zamanla kalbinde bir bıçak yarasına dönüyor. Kelebeğin ömrü bir gün derler ya hani aslında bu birazda sana bağlı değil midir? Sen kendi kelebeğini kaç günde, haftada, ayda yada yılda öldürürdün. Gerçekten sevdiğinden kolay vazgeçebilir miydin? Benim kelebeklerim öldü, ruhum onları yeniden canlandıracak, yarayı kapatacak değil kökten saracak bir kahraman arıyor. Artık umutsuzluğa kapılıp beklemeyi bıraksamda biliyorum bir gün bu hikayeninde esas oğlanı gelecek ve artık bende mutlu sona ulaşacağım...
Savaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun.
Bir de yeni okuyanlar için kitap olacaktır. Şimdiden söylemek istiyorum finali burada yayınlanmayacaktır.
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum...
"1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak sanması ile gideceksin."
Bunu diyen bir ağaya ne kadar güvenilir ki
Sevgiyi hiç tatmamış bir kız esir olduğu bir ağaya aşık olabilecek mi...
Kalbi kırıklarla dolu 22 yaşında genç bir kız ve Mardin'in aşiret ağası.
Berdele kurban gitmiş iki genç, iki deli yürek...
Her genç kızın hayaliydi beyaz atlı prens, peki ya bu sadece hayallerden ibaret ise.
Kuma kitabı değildir...
6 Eylül 2021
Telif hakları kesinlikle saklıdır.