Benim adım Harriet Manners ve ben her zaman bir geek olacağım.
Bir karıncanın ağırlığının elli katı yükü kaldırabildiğini,
İnsanların gözlerini günde yaklaşık olarak 15.000 kez kırpıştırdığını,
Zürafaların boynunun başlarını yere eğmek için yeterince uzun olmadığından su içerken ayaklarını iki yana açarak eğildiklerini,
“Gökdelen” kelimesinin aslında bir denizcilik terimi olduğunu,
Bilinen en büyük yıldızın çevresinde saatte 900 kilometre hızla yapılan bir turu tamamlamanın 1.100 yıl süreceğini,
Çıplak gözle yirmi katrilyon kilometre uzaklığı görmenin mümkün olduğunu,
İneklerin dört midesi olduğunu biliyorum.
Ama ne yazık ki New York’da modellik yapmanın nasıl bir şey olduğuna dair hiçbir fikrim yok.
Bu sefer gerçekten ayvayı yemiş olabilirim.
Dudaklarıma bir buse kondururken "seni seviyorum,ama biraz acı cekmen gerekiyor"
Ben iki yıldır acı çekiyorum,bu ne ki? Boxerini çıkarırken onu izliyordum. Bir yere gelince utanman da kalmıyordu bu adamın yanında. Alışık olduğum şeylerdi. Bir adamın sevmediğin halde her zerresini biliyorsanız buna bir bok denmezdi!
Kalın ve damarlı penisini çıkarıp birkaç defa okşadı. Bunu yaparken gözlerimin içine bakıyordu.
"Hazır mısın?"
Hazır mıyım? Ben çocuk doğurmaya hazır değilim. Ben anne olmaya hazır değilim. Lanet olası hapı yanıma almamıştım! Ayrıca aklıma nereden gelebilirdi ki dağ başında kocamla sevişeceğimiz?
Erkekliğini girişime yerleştirirken birden içime itti. "Ahh!" Tırnaklarımı kollarına geçirdim. İçimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım, topuklarım kalçalarına değiyordu. Omuzlarına sıkıca tutundum. Terden ıslanmış Saçlarımı gözümün önüne düşerken tek eliyle geriye attı.
"Kartal!"
"Sikeyim! Seni o kadar özlemişim ki!"
"Ahh! Yavaşla!"
"Hayır bebeğim,bu gece sadece benim istediğim olacak"
Omuzlarına tırnaklarımı geçirirken odadaki tek ses tenin,tene çarpma sesleri,ve kısılan sesimden çıkan inlemelerimdi. Sonuna kadar soktuğu aletiyle hayalarının kadınlığıma çarptığını hissedebiliyordum.