O, doğanın dört yüzüydü. Dalgaların çağırdığı, alevlerin dans ettiği, rüzgarın fısıldadığı ve toprağın bağrına bastığı kızdı.
Mavi kadar derin, su kadar güçlüydü; hiç durulmayan okyanuslar gibi. Kızıl kadar tutkulu, ateş kadar yıkıcıydı; bir kıvılcımda alev alıp dünyayı değiştirecek kadar. Fırtına kadar özgür, esinti kadar dokunulmazdı; varlığı bir meltem gibi okşar, bir kasırga gibi savururdu. Dağ kadar sarsılmaz, toprak kadar yaşam doluydu; kökleri derinlerde, ruhu sonsuzlukta saklıydı.
Hedefleri için gözünü karartmış olan Alin, bir yıl daha sınava çalışma kararı alır. Her şeyi bir kenara bırakmış, yalnızca derslerine odaklanmışken, kütüphanede tanıştığı bir adamla sınırlarını koruyacak mı yoksa yıkacak mıydı?
•
Arkamı döndüm ve apartmanın girişine doğru ilerledim. Kapıyı açmak için bir hamle yapacakken sesini duydum. "Alin!"
Omzumun üzerinde ona baktım. Dudaklarındaki o güzel kıvrılma görülmeye değerdi. "Sevgilim veya bir flörtüm olursa, bu yalnızca sen olursun."