Yarasının üstüne bastırdığı bezi kaldırmak için elime steril gazlı bez aldım. Tişörtünü sıyırdığında... Gözüm istemsizce karın kaslarına takıldı. Etik değil, evet. Ama Tanrım, bu da mı sınav?
Belli ki küçük kaçamağım fark edilmişti.
"Doktor hanım, dikiş atarken yakışıklı olduğumu mu düşünüyorsunuz, yoksa sadece işinize mi odaklanıyorsunuz?" Sesi hafif iğneleyiciydi. Ama yüzünde oyunbaz bir gülümseme vardı.
Gözlerimi devirdim ama yanaklarımdaki sıcaklık utancımı ele veriyordu.
"Yakışıklılığınızla ilgilenmiyorum, yaranızla ilgileniyorum. Ama madem konuşabiliyorsunuz, demek ki çok da kötü durumda değilsiniz."
"Yakışıklı olduğumu kabul ediyorsunuz yani?"
Bana meydan okuyordu. Ona meydan okumak ne kadar mantıklıydı, bilmiyordum. Ama karşısında dik durmak tek savunmamdı.
***
Başarılı bir acil doktoru Süreyya ve onu evlendirmeye takmış annesinin kısır günü arkadaşları.. Düşünün, elinizde sıcak çay, etrafınızda size sürekli dedikodu yapan teyzeler, bir de o oğulları! Aşk ve karmaşa bir arada; işleri hiç de kolaylaştırmıyor.
İlay, yıllarca yanında büyüdüğü Adem babaya hayır diyemeyeceğinden bir asker ile görev için evlenmeyi kabul eder.
Bu evlilik yüzünden hiç bilmediği, tanımadığı bir şehre gider ve daha ilk günden bu yabancı şehirde bir tanıdık ile karşılaşır.
İlay, alacağı büyük darbeden habersiz yeni hayatına alışmaya başlar...
Bu hikayede geçen kişi ve kurumlar tamamen hayalimin ürünüdür. Gerçekler ile hiç bir alakası yoktur.
Yaş Farkı İçerir.