Bir varmış bir yokmuş... Bu söz ne kadar anlamlı, değil mi?
Bazıları her anında vardır, bazıları sadece yokluğuyla iz bırakır. Kimisi kalır, kimisi gider... Hayaller yarım kalır, aşklar hep biter mi? O heyecanla yaşanan anlar artık sadece bir anı mı olur? Peki bu hikaye kimin hikayesi? Kimin özgürlüğü, kimin tutsaklığı, kimin yok oluşu, kimin varoluşu? Gelin, beraber bakalım... Başlamaya hazır mısınız?
Ne demiştik en başta: "Bir varmış bir yokmuş."
Kabuslar gerçek olursa ne yaparsın? Gece ve üç yabancının yolları, masum bir tren yolculuğunda kesişir. Ancak bu karşılaşma, onları korkunç bir sırra sürükler: Rüya sandıkları karanlık, gözlerini üzerlerinden hiç ayırmıyor. İsveç'in soğuk duvarları arasında gizlenen esrarengiz güçlerle savaşırken, dostluklar sınanacak, aşklar doğacak ve sırlar birer birer açığa çıkacak.
Bu masal artık sadece dinlenmeyecek, yaşanacak.
"Bir varmış bir yokmuş" sadece bir başlangıç...
Yaş Farkı Vardır (9 yaş)! Lütfen bunu bilerek okuyunuz...
Atabey Ailesi yıllardır yaptığı mafyacılık işlerine son verip emekliye ayrılmıştı. Çağlar Atabey 4 oğlu, karısı ve yakın aile dostlarıyla huzurlu hayatının tadını çıkartıyordu. Ta ki bir gün şirketine bir mektup gelene kadar... Yıllar önce ölen kızının aslında yaşadığını ve ölü bir bebekle karıştığını söyleyen bir mektupla bütün dengeler bozulur. Bir yandan hasta annesi ve öfkeli babasıyla uğraşırken okumaya çalışan Çiçek bir yandan da şehit sevgilisinin yasıyla kavruluyordur. Bunun üzerine bir de yıllar önce karıştığını öğrenen Çiçek'i karmaşık günler bekliyor.