Bir kamera karşısında başlayan yakınlık, zamanla gerçek hayata sızarsa ne olur?
Genç ve yetenekli oyuncu *Mina Demirtaş* ile deneyimli ve içine kapanık oyuncu *Mert Yazıcıoğlu*, Kızıl Goncalar dizisinin setinde yolları kesiştiğinde, hiçbir şeyin sıradan kalmayacağı bir hikâyeye adım atarlar.
Aralarında 15 yaş fark vardır ama duyguların yaşı olmaz. Dizi çekimleri sona erdiğinde, ikili arasında başlayan sessiz aşk büyür. Ancak bu aşk, sadece ikisinin bildiği bir sırdır. Herkesin göz önünde oldukları bir dünyada, görünmez kalmak isterler.
Ama kader planını çoktan yapmıştır. Mina, Mert'ten ayrıldıktan sonra hamile olduğunu öğrenir. Mert'in onu terk ettiğini düşündüğü için sessiz kalır. Derinlerde bir sır, gözlerden uzak bir sevgi, ortaya çıkmayı bekleyen bir gerçek...
Aşkın, ayrılığın, pişmanlıkların
Gösteri dünyasının ışıkları altında, kalbin en karanlık köşelerine yapılan bir yolculuk.
"Sen... " diye söze girdi Zeynep. Cüneyd'in elindeki rüzgâr gülünü göstererek kalakaldı.
"Sen O'sun... "
Rüzgâr gülünün sahibiydi o. 'Bana rüzgârı öğreten kız...' diye geçirdi içinden..
•
Rüzgâr gülü, rüzgârın gücünü gösterirken aynı zamanda iki çocuğu da görünmez iplerle bağlamıştı kaderlerini. Henüz ikisinin de haberi yoktu bu durumdan ama beraber rüzgârı görebildikleri rüzgâr gülü, kalplerini görmelerine de vesile olacaktı...
CünZey hikâyesidir. Kurgu tamamen bana aittir.
🍃