Ailemden kalan tek kişi ben oldum,11 yaşımda.
Babaannem vardı.İstemedi beni.
Dedem gelsin dedi,babaannem kovdu.
Anneannem vardı.Uğraşamazmış benimle.Öyle dedi.Hiç çıkmaz aklımdan,yüzüme çarpan o can yakıcı sözler tokat gibi gelmişti bana.
O gün de kapıda kaldığımda yanımda 2 tane asker vardı.Onlar eşlik etmişti bana,acıma da,çaresizliğime de,acınacak halime de.
Yanımdaki sarışın 40li yaşlarındaki asker önümde diz çöktü.Gözleri dolmuştu.
"Ne güzel şeysin sen"dedi taranmamış saçlarımı kulağımın arkasına.
Asker önce gülümsedi.Çok içten bir şekilde hem de.
"Benim de çocuğum var biliyor musun?Adı da Altay."
Hafifce nefesini verdi.
"O da senin yaşlarında."
Gülümseyişi buruklaştı.
"Üzülme tamam mı?"dedi gözleri dolarken.
Benimse gözyaşlarım gözlerimden pıt pıt düşüyordu.
"Ne kadar zor olsa da yap bunu."
"Ben napıcam asker amca?"dedim o küçük halime rağmen kafamda deli gibi dönüp duran soruyu karşımdaki askere sorarken.
Askerin gözleri titredi anlık.Gördüm.
Sonra belimden yakaladı ve bağrına bastı beni.Göğsüne gömdü,sıkıca sardı.
Ben seni seviyorum...kardeşimden farksız o hem 5 yaş küçük...ufaklıkla ne işim olur...
Dizlerimin üzerinde eğilip kapıya biraz daha yaklaştım..
-Bin gönlüm olsa birini vermem.. Benim gözüm sadece seni görür... Hem görmedin mi erkek çocuğundan farksız.. Kıskanacağın son kişi bile değil...
Titreyen dizlerimle ayağa kalktım... Perdeyi araladım.. Balkona çıktım.. Semih gelen sesle başını bana çevirdiğinde.elinde telefon öylece kaldı... Gözlerine baktığımda anlamıştı onu duyduğumu.. Balkonda duran kitabımı aldım ve tekrar içeri girdim... Kapıyı kapatıp perdeyi çekmeden son kez yüzüne baktım..
Ve o perdeyi kapattıktan sonra yıllarca onun olduğu tek bir gün açmadım...