Hayat, çoğu zaman dışarıdan göründüğü kadar basit değildir. Herkes kendi içinde sakladığı bir hikaye, bir savaş, bazen de bir fırtına taşır. Bu hikaye, sadece bir ailenin ya da iş dünyasının değil; aynı zamanda insan ruhunun derinliklerindeki o karanlık kuyulara, umut ışıklarına ve bazen de çaresizliğe dair bir yolculuktur.
Ala Aksoy'un hikayesi, gülümseyerek ilerlemeyi öğrenmiş bir kadının, içindeki acıyla nasıl baş ettiğinin, güçlü görünmek zorunda kaldığı bir dünyada gerçek benliğiyle nasıl savaştığının anlatımıdır. Bu satırlarda, sadece dışarıya yansıyan ışığı değil; o ışığın ardındaki gölgeleri de göreceksiniz.
"Bir kez soracağım net ve kısa cevaplar istiyorum" dedi, kafamı sallamaya çalıştım. Yatakta sırt üstü uzanıyordum kalbim deli gibi çarpıyor ve odadaki sessizliği bastırıp ikimizin de kulağında çınlıyordu. Üstümde durmuş elini sıkıca dudağıma bastırıyordu. Kim mi?
Bilmiyorum.
"Birincisi evime nasıl girdin? İkincisi yatağımda napiyorsun? Üçüncüsü ve en önemlisi sen kimsin?"