Bir zamanlar, hatırlanmak istenmeyen anıların arasına sıkışmış beş küçük çocuk vardı. Kimi zaman bir sessizlikte, kimi zaman bir çığlığın ucunda unutulmuşlardı. Kollarında ince bir bıçak izi, içlerinde susmayan bir ayrılık yankısı taşıyorlardı. Suçsuzdular, evet. Bu oyunun kurucusu değillerdi sadece kurbanı oldular. Fakat kader, onlara ne bir soru sordu ne de bir çıkış sundu. Sadece aldı... çocukluklarını, güvenlerini, umutlarını.
Onlar Kırık Aynalar'dı.
***
Soğuk su aniden kadının başından aşağı döküldü. Kadının çığlığı, geceyi yırtarcasına yükseldi. Kurter gözlerini bağıran kadından alamıyordu. Kadın etrafına korkuyla bakıyordu; burada ne işi olduğunu anlamaya çalışıyordu. Soğuk rüzgar tenine işliyor, vücudu istemsizce titriyordu.
Kadın çekingen gözlerle etrafa bakarken, boğuk ve titrek bir sesle sordu:
'N-ne oluyor burada?"
Çatallaşmış sesi duyulduğunda, karşısındaki adam çoktan önünde dikiliyordu. Kurter, yüzüne sinsice yayılan bir gülümsemeyle onu izliyordu. Kadının adını hâlâ bilmiyordu ama gözlerindeki panik, gelecek fırtınanın sessiz habercisiydi. Bu topraklara asla adım atmaması gereken kişi, tam da şu an onun önünde titreyen kadındı. Ve artık onun için hiçbir şey mümkün değildi. Ne kurtuluş, ne kaçış... Olacakları durdurmak için çoktan geç kalınmıştı.
"Pençelerini çıkarmış bir Tilki. Aslanın karşısında ne kadar şansı olduğunu düşünüyor?"
"Bir yerlerde birisi tam da senin verebileceklerini arıyor." **
"Çektiğim korkunç acı, yaşamdan geliyor. Benim erişebileceğim hiçbir durum yok. Kesin olan şu ki ben, uzun zamandır ölüyüm, çoktan intihar etmişim. İntihar ettirildim, demek istiyorum. Ölüme açlık duymuyorum, varlık olmaya açlık duyuyorum."
"Antonin Artaud." Dedi kız ona bakarak. Yeşil gözler hayret karışımı bir ifadeyle ona döndü. **
İçine kapanık sadece müzikle ilgilenen bir kız, yeteneğini herkesten gizleyen soğuk ters bir erkek. Yeteneğin olduğu tarafta tehlike var.Tehlike çanları ikisi için de çalıyor. İkisi de kurban
İkisi de müziğe sığınıyor. Bir harfin değiştirdiği adlara sahipler. Birbirlerinden oldukça uzak, uzak oldukları kadar yakınlar.
~
Bir kurbanın yoldaşı o kurbandan daha çok acı çeker.
Friedrich Nietzsche