Bir zamanlar, hatırlanmak istenmeyen anıların arasına sıkışmış beş küçük çocuk vardı. Kimi zaman bir sessizlikte, kimi zaman bir çığlığın ucunda unutulmuşlardı. Kollarında ince bir bıçak izi, içlerinde susmayan bir ayrılık yankısı taşıyorlardı. Suçsuzdular, evet. Bu oyunun kurucusu değillerdi sadece kurbanı oldular. Fakat kader, onlara ne bir soru sordu ne de bir çıkış sundu. Sadece aldı... çocukluklarını, güvenlerini, umutlarını.
Onlar Kırık Aynalar'dı.
***
Soğuk su aniden kadının başından aşağı döküldü. Kadının çığlığı, geceyi yırtarcasına yükseldi. Kurter gözlerini bağıran kadından alamıyordu. Kadın etrafına korkuyla bakıyordu; burada ne işi olduğunu anlamaya çalışıyordu. Soğuk rüzgar tenine işliyor, vücudu istemsizce titriyordu.
Kadın çekingen gözlerle etrafa bakarken, boğuk ve titrek bir sesle sordu:
'N-ne oluyor burada?"
Çatallaşmış sesi duyulduğunda, karşısındaki adam çoktan önünde dikiliyordu. Kurter, yüzüne sinsice yayılan bir gülümsemeyle onu izliyordu. Kadının adını hâlâ bilmiyordu ama gözlerindeki panik, gelecek fırtınanın sessiz habercisiydi. Bu topraklara asla adım atmaması gereken kişi, tam da şu an onun önünde titreyen kadındı. Ve artık onun için hiçbir şey mümkün değildi. Ne kurtuluş, ne kaçış... Olacakları durdurmak için çoktan geç kalınmıştı.
Ana karakterimiz arkadaşının ısrarıyla bir kampa gider fakat bazı şeyler ters gitmeye başlar.
Tanımadığı insanlarla karşılaşırlar ve güvenilir bir yer olmadığını anlarlar. Diğer öğrencilere belli etmeden olayı çözmeye çalışırlar.
Ayrıca karakterimiz bir çocukla tanışır. Asıl sorumuz şu 'Bu çocuk tanıdık mıydı?'
Karakterimizin geçmişte başına pek çok olay gelmiştir. Bu olaylar karşısında neler yaşadığını anlatır.
Hem aşk hem macera konusunu ele alan bir hikayedir...
Umarım beğenirsinizz💕