Karanlık...
Zincirlerin tangırtısı yankılanıyordu loş odada.
Kafesler, tasmalar, kelepçeler... Ve bir silah.
Hepsi oradaydı; sessizce ama tehditkâr biçimde varlıklarını hissettiriyorlardı.
Ve sonra fark ettim onu.
Yatakta, neredeyse görünmeyecek kadar sessiz, varlığı gözardı edilmeyecek kadar iri, oturan bir adam vardı.
Sanki orada değilmiş gibi, sanki o karanlık onun bir parçasıymış gibi...
İki hafta sonra...
O koku.
Birden, burnuma dolan tanıdık o yoğun koku...
Refleksle başımı çevirdim, koltukta oturan adama doğru.
Olamazdı.
Aynı adam olamazdı!
Bu... imkânsızdı.
Ama yine de içimdeki ses susmuyordu:
O'ydu. Tanıyamayacağım kadar farklı ama unutamayacağım kadar tanıdık...
Doğum gününde terk edilen Meyra Akay, kısa süre sonra hamile olduğunu öğrenir. Bebeğinin babasının ona destek olmayacağından emin olan Meyra'ya umut hiç beklemediği yerden doğar. Aynı hastanede çalıştığı ve sürekli didiştiği doktor Yaman Yürekli, yıllardır aşık olduğu kadının en büyük destekçisi olur.
Bu süreçte yaptıkları anlaşmalar ikisinin arasında kalsa da bazı anlaşmaların altında kalbi karıştıran bir gerçek yatar.'