Kan... Yıllarca varlığını borçlu olduğu şey, insanların damarlarında saklı olan kırmızı spineldi. Kaybolmadan değeri anlaşılamayacak bir şeydi kan, tıpkı spinel taşı gibiydi. Kan, içindeki duyguların daha mı vahşi olmasını sağlıyor, yoksa yatıştırıyor mu, bilmiyordu.
Bencillik, kaos, öfke, yalnızlık ve donuk bir kalple geçen yılların ardından karşısına çıkan bir çift mavi göz hapsetmişti geceden bile siyah gözlerini. Öylesine hapsoluyordu ki, dudakları insanların yumuşak derilerine değip derinin altındaki sıcak kanı hissetmek yerine, mavi gözlerin sahibinin dudaklarını tatmak istiyordu. Günah içinde günahtı bu... Kan için kavrulan boğazı; arzudan kavrulan bedenine, yalnızlıktan mahvolmuş ve var olduğundan emin bile olmadığı ruhuna karşı koyamıyordu.
"Daphne..."
Dudakları bu kelimeye mühürlüydü, kaderi bu kelimenin sahibinin kalbine.
Hasta ruhlu bir vampirle, ona ilaç olan bir meleğin hikayesi...
(Fan-fiction + roleplay game)
BU KURGUDA BOLCA VAMPİR BULUNMAKTADIR!!
Bilincim yavaş yavaş açılırken beraberindr korkunç bir baş ağrısıda getirmişti. Göz kapaklarımı zorlukla kaldırarak etrafa baktım, hava henüz aydınlanmamıştı. Göz ucuyla saate baktığım da beşe gelmek izere olduğunu fark ettim. Hiç uyumamıştım ama uykum baş ağrım yüzünden sonuna kadar açılmıştı. Ayrıca üzerimde hâlâ elbisem vardı.
Kısık bir iniltiyle bacaklarımı yataktan sarkıttım ve çıplak ayaklarımın soğuk fayansa değmesine izin vererek alt kata indim, mutfakta birkaç şey atıştırdım ve ağrı kesici içerek tekrar odama döndüm.
Ardımdan kapıyı kapattım ve yatağıma adımladım, fakat duyduğum hırıltılı nefes sesleri beni duraksattı.
"Kim var orada?" Diye fısıldadım, hâlâ kapıya yakın olduğum için elim ışık düğmesini aramaya başladı, duvarda elimi sürtmeye devam ederken bulamadığım için içimden küfürler ediyordum.
Elim aniden sert bir şeye değdiğinde irkildim ve arkamı döndüm...
Duyuru!!
Arkadaşlar kitapta 25. Ve 26. Bölümlerin yeri karışık ve düzeltemiyorum, ona göre bakarsınız bölüme.