Rüya, İstanbul'daki yoğun üniversite döneminin ardından yaz tatili için Alaçatı'daki evine dönmüştür. Annesi ve arkadaşlarıyla birlikte, denizin tuzlu kokusu ve hafif meltemin eşlik ettiği hayatında enerjisini yeniden toplar. İstanbul'un kalabalığından, gürültüsünden uzak, sıcak günlerin ve ferah akşamların içinde, yeni anılar biriktirmek için sabırsızlanır.
Aras ise İstanbul'dan İzmir'e yeni taşınmış, içine kapanık ve biraz mesafeli bir gençtir. Alışmaya çalıştığı yeni hayatında, yolları Rüya ile kesişir. İlk başta birbirlerine yabancı görünseler de, zamanla samimiyet ve güvenle aralarındaki mesafe yavaşça kapanır.
Bu hikaye, yazın sakinliği ve küçük kasaba kafelerinin sıcak atmosferinde gelişen, gençliğin neşesi ve tatlı heyecanlarıyla dolu bir dostluk ve aşk öyküsü. Rüya ve Aras, birbirlerine dokunurken sadece birbirlerini değil, hayatın küçük mutluluklarını da keşfedecekler.
Hedefleri için gözünü karartmış olan Alin, bir yıl daha sınava çalışma kararı alır. Her şeyi bir kenara bırakmış, yalnızca derslerine odaklanmışken, kütüphanede tanıştığı bir adamla sınırlarını koruyacak mı yoksa yıkacak mıydı?
•
Arkamı döndüm ve apartmanın girişine doğru ilerledim. Kapıyı açmak için bir hamle yapacakken sesini duydum. "Alin!"
Omzumun üzerinde ona baktım. Dudaklarındaki o güzel kıvrılma görülmeye değerdi. "Sevgilim veya bir flörtüm olursa, bu yalnızca sen olursun."