
Arif işaret verdiğinde herkes sıkmaya başladı. Pusu işe yaramıştı. Hedef saldırıdan kurtulmak için kurbanı siper olarak kullanarak dağlara bakmaya başladı. "Türk askerleri! Beni asla yakalayamayacaksınız!" Arif silahın İsmet'e vererek tabancasını çıkardı ve yavaşça dağdan inmeye başladı. Sesi öfke ve intikam doluydu. "Botan! Kaçacak yerin kalmadı!" Botan tanıdık sesle kaşlarını çattı. Dudağının kenarında bir sırıtma belirdi. "Vay vay. Arif Özay. Acaba hangimizi özledin?" Arif ona ilerlemeye devam ederken askerler de arkasından ilerliyorlardı. 20 adım uzakta durarak tabancasını ona tutmaya devam etti. "Artık benden kaçamayacaksın! İndir şu silahını ve kafana sıkayım!" "Komutanım, geliyorlar. Acele etmeliyiz." Düşmanların arabaları hızla yaklaşıyordu. "Komutanım!" İsmet hızla kendisini Arif'in önüne siper etti. Herkes hemen bir yerlere siper alırken Botan geri yürümeye başladı. "Şanssız günündesin, komutan!" Arif siperin arkasından çıktı ama ağzını açamadan geri çekildi. Çenesini sıyıran mermi az daha kafasına gelecekti. "Kaçamayacaksın! Seni öldürmeden durmayacağım!" "Seninle tekrar karşılaşacağız, Arif Özay! Daha işimiz bitmedi!" Botan kurbanın kadın olmasını umursamadan acımasızca yere gitti. Kadın inleyerek yere yapıştı. Aniden Kutay öne çıkarak arabaya ateş etti. İlk mermi arabaya gelmişti. Kadın güçlükle ayağa kalktı ve merminin önüne atladı. Mermi kabinin beş santim üzerine saplandığında acı içinde yere düştü. Botan sahne karşısında içten bir kahkaha attı. "Bence onu daha çok özledin!" Kutay kadını kontrol etmek için yanına diz çöktü. "Hey! Beni duyuyor musun?" Kadın güçlükle elini kaldırdı ve Kutay'ın yanağına dokundu. Sesi kısık ve güçsüzdü. "K-Kutay... Gerçekten sen misin?" Kutay anlamaya çalışarak kadının gözlerine baktı. Yoksa... Hızla kadının peçesini açtı. "Hayır! OlAll Rights Reserved