Bir sözlü hayatı ne. Kadar mahvedebilir?
Yada...baştan yazabilir mi?
Zeynep, 11. sınıfa geçmiş, okul hayatında pek göze batmayan, ortalama bir öğrencidir. Tek amacı derslerini geçip üniversiteye kapağı atmaktır. Ancak hayatı, edebiyat öğretmeninin sürpriz bir sözlü sınav yapmasıyla değişir.
Sözlü sırası geldiğinde heyecandan kelimeleri karıştırır, yanlış cevaplar verir, hatta dalgınlıktan öğretmenin sorusuna saçma sapan cevaplar verir... ve sınıftaki en zeki ama bir o kadar da mesafeli çocuk olan Yiğit bu anlara şahit olur.
Zeynep utanıp yerin dibine girmek isterken, Yiğit beklenmedik bir şekilde ona takılmaya başlar. Ama bu takılma, zamanla tatlı bir ilgiye dönüşür.
Zeynep başta onun kendisiyle dalga geçtiğini sansa da, Yiğit'in aslında onun içindeki zekâyı ve farklılığı fark ettiğini anlar. Dersten derse yakınlaşırlar. Okul koridorları, kantin sohbetleri, teneffüs arası minik bakışmalar hikâyeye renk katar.
Ama Zeynep'in, Yiğit'in hayatına dair bilmediği bir yön vardır: Yiğit'in ailesi onu sürekli baskı altında tutmakta, ondan kusursuz olmasını beklemektedir. Bu yüzden Yiğit kimseye kolay kolay güvenemez. Zeynep'in hayatındaki "rahatlık" ve "içtenlik", onun için hem bir çıkış kapısı hem de bir sınavdır.
Hedefleri için gözünü karartmış olan Alin, bir yıl daha sınava çalışma kararı alır. Her şeyi bir kenara bırakmış, yalnızca derslerine odaklanmışken, kütüphanede tanıştığı bir adamla sınırlarını koruyacak mı yoksa yıkacak mıydı?
•
Arkamı döndüm ve apartmanın girişine doğru ilerledim. Kapıyı açmak için bir hamle yapacakken sesini duydum. "Alin!"
Omzumun üzerinde ona baktım. Dudaklarındaki o güzel kıvrılma görülmeye değerdi. "Sevgilim veya bir flörtüm olursa, bu yalnızca sen olursun."