Defne'nin gözlerinden saklanan geçmiş, yıldızlarla yazılmış bir sır gibi gecenin koynunda saklıydı. Kalbi, bir yandan hayatın acımasız yüzüne direnirken bir yandan hiç tanımadığı birine aitmiş gibi atan duygularla çarpıyordu. Eski bir salıncağın gıcırdayan iplerinde, defne ağacının gölgesinde, zaman bazen geri sarıyor bazen de geleceği fısıldıyordu.
Bu, karanlıkla yüzleşmeden aydınlığa ulaşamayan bir kadının; aşk, kayıp ve umutla örülü hikâyesi. Belki de bazı yollar kaybolmak için değil... yeniden bulunmak içindir. . .
...
Kimse Defne'nin sessizliğinde sakladığı fırtınayı bilmiyordu. Ne geçmişin izlerini taşıyan solmuş bir fotoğraf, ne de her gece aynı saatte çalan o bilinmeyen numara... Her şeyin başladığı o salıncak, sadece çocukluk değil, yıllardır unutulmaya zorlanan bir sırrın da anahtarıydı.
Aşk mıydı onu geçmişin kıyısına sürükleyen, yoksa karanlıkta büyüyen bir hesaplaşma mı?
Gözlerini gökyüzüne her çevirdiğinde maviden mora kayan yıldızlar bir şeyler fısıldıyordu:
"Bazen sevdiğin kişi, en büyük yalanın olur."
Ve bazen... en çok kaçtığın yer, aslında ait olduğun yerdir.
Çünkü karanlık, seni çoktan seçmiştir.
Yaş Farkı Vardır (9 yaş)! Lütfen bunu bilerek okuyunuz...
Atabey Ailesi yıllardır yaptığı mafyacılık işlerine son verip emekliye ayrılmıştı. Çağlar Atabey 4 oğlu, karısı ve yakın aile dostlarıyla huzurlu hayatının tadını çıkartıyordu. Ta ki bir gün şirketine bir mektup gelene kadar... Yıllar önce ölen kızının aslında yaşadığını ve ölü bir bebekle karıştığını söyleyen bir mektupla bütün dengeler bozulur. Bir yandan hasta annesi ve öfkeli babasıyla uğraşırken okumaya çalışan Çiçek bir yandan da şehit sevgilisinin yasıyla kavruluyordur. Bunun üzerine bir de yıllar önce karıştığını öğrenen Çiçek'i karmaşık günler bekliyor.