Ölüm döşeğinde yatan iki beden. Yaşama isteğiyle yanıp tutuşan iki ruh. Ellerinde iki yaşamı tutan bir beden. Bir karar vermesi gerek,ikisinden birini ölüme terk ederken bir diğerinin hayatını ellerine tekrar vermesi gerek. Tik,Tak... Tik,Tak... Tik,Tak... Tik,Tak...
Zaman su gibi akıp giderken Azrail kapı ardından alacağı canın süresinin bitmesini bekliyordu. Azrail'in baltasını duvara her vuruşunda sesi hastanede yankılanıyordu. Sesi duyan bedenlerin tüyleri diken diken olurken yalvaran gözler kurtarıcıya vede can alıcıya bakıyordu. O gözlerden bir çifti minnetle dolu olacakken,bir diğeri ebediyete kapanacak. Ellerinin içinde ki kalplerden birini acımasızca parçalarken,diğerini nadide bir parça gibi şefkatle tutacak. Biiiiiiippppppppp...
Etrafta yankılanan bu sefer Azrail'in vuruşu değilde bir ruhun dünyadan ayrılışının sesiydi. Etrafta yankılanan isyan sesleri bir devlete değil,bir evlataydı... ona can olana,kıyan bir evlataydı.
"Gelinin kız kardeşinden bir gram altın!"
Gelinin kız kardeşi olmak hiç bu kadar zor olmamıştı...
Ablanın düğnünde takı töreninde kavga çıkarsa ve o kavgayı ayırmaya gelen polis memuruna ilk görüşte vurulursan ne mi olur?
ECE&PAMİR