Uyarı: Bu kitapta ilerleyen bölümlerde cinsel istismar, piskolojik şiddet, küfür ve argo kelimeler, cinsellik gibi çok hassas alanlara giriyor, bu uyarıya dayanarak okumanızı öneririm.
*********************************************
Masada tek tük yemek kalmış, ama kimse yemeye niyetli değildi. Beyaz örtünün üstündeki tabaklar, içi boş şarap kadehleri, sigara dumanı ve gerilim havayı iyice ağırlaştırmıştı.
Korkut ağır ağır sandalyesinden kalktı. Bütün gözler ona döndü. O anın geldiğini herkes hissediyordu.
> "Bugün konuşmamız gereken ciddi bir mesele var."
Sesi soğuk ve netti.
Herkes sessizleşti. Efsa'nın kalbi hızla çarpıyordu. Gözleri dedesinden kaçmaya çalıştı ama başaramadı.
"Uzun zamandır düşündüğüm ve karar verdigim bir mesele var" dedi net çikan ses tonu ile "Ben bir karar aldım Kara ve Efsanin en yakın zamanda evlenmesine karar verdim" diyerek gözlerini Efsaya çevirdi
Efsa'nın boğazı kurudu.
Bir şey söylemek istese dili tutuldu.
"Kabul et, kızım," dedi Korkut.
"Senin iyiliğin için. Hem seviyor seni. Kara seni sever."
Abilerden biri hafifçe sandalyesinden kalkacak gibi oldu.
Ama Korkut'un bakışı yetti:
Efsa... yalnızdı. Herkesin arasında, yapayalnızdı.
Kelimeler zihninde dolandı ama dudaklarına ulaşmadı. Korktu. Susmak... artık nefes almak gibiydi onun için.
> "Tamam mı kızım?"
"Ben karar verdim. Ama yine de senden duymak isterim." Korkut bide soruyordu Efsaya sanki seçim hakkı varmiş gibi.
Efsa başını kaldırmadı. Gözlerini tabağına dikti. Ve boğuk, kısık bir sesle...
"Tamam..."dedi Korkut hafifçe başını salladı. Abileri ellerini yumruk yaptı. Ama Efsa sadece... içinde bir şeyin öldüğünü hissetti.
"Soyun!"
"Ne?"
Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster."
Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı.
"Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum.
Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı.
"Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı.
İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum.
Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı.
"Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu.
Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk.
"Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz."
Burada neler olduğunu anlamıyorum.
Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim."
Burada gözlük takan sadece bendim.