Kabuslar görüyorum... onlarca, hatta yüzlerce insan... tanıdığım, ya da ta-nımadığım. Tek hissettiğim ise onlardaki istek... intikam alma isteği.
Her an yanımdalar. Hiç gitmiyorlar ve aldığım her nefeste canımı yakıyor-lar. Hele içlerinden bir tanesi... bir tek onun için üzülüyorum. En çok onun çare-siz bakışları yakıyor canımı.
Hepsini tanımıyorum ama canlarını yaktığımı biliyorum. Her birinin sonu çok korkunçtu. Peki neden oldu bu? Bizzat ben miyim katilleri, yoksa kayıp ka-derim mi? Beni tanıyanların can vermesini ben mi seçtim yoksa doğa bekçileri mi?
Peki ben kimim? Bunun cevabını biliyorum. Ben, gelmiş geçmiş en güçlü varlığım. Türümün son örneği... Bir de lanetim var. Sevdiklerimi, sevenlerimi, tanıdıklarımı vuran bir lanetim.
Ben Alice Blackwood'um. Sir Henry R. Blackwood'un tek varisi. Sen de ar-tık beni tanıyorsun. Kaderini saptırıp saptırmadığımı bilmiyorum. Ama saptırmış olsam da, artık kimseyi umursamıyorum.
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız...
Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bir anda hiç bilmediği bir yerde bulursa...
Ve bu bilmediği yerden, evine dönecek hiçbir yolu olmasa...
Kendisini yabancı hissettiği bu şehirde, tüm bunlar yetmezmiş gibi, aklını karıştıran ve tüm yolları kendisine çıkaran gizemli bir genç adamla karşılaşırsa...
Neler olur?