"Hey, lens falan mı takıyorsun?"
Kafasını sağa sola sallayan çocuğun saçları etrafında hareketlenmiş, güneşin sarı ışığında göz alıcı şekilde parlamıştı.
"Hayır, gerçekten yeşil. Yalan mı söyleyeceğim?"
Tek kaşını sorgulayıcı biçimde kaldırması bile havalı geliyordu bana. Mantıklı bir cevap da veremiyordum
"Gerek yok, yeterince gerçekçi gözüküyor."
Ağzımdan çıkanlar bunlardı. Diyecek başka bir şeyim kalmamıştı.
"Ne bakıyorsun öyle?" dedi, umursamadan.
Omuzunu hafifçe kaldırdı, sanki az önceki kaş kaldırışı yetmemiş gibi.
"Şey... bir şey değil."
Saçma.
Gözleri 'hiçbir şey' değilmiş gibi konuşmuştum.
Tam aksine, gözleri her şeydi.
Kime yalan söylüyorsam artık...
"Gelinin kız kardeşinden bir gram altın!"
Gelinin kız kardeşi olmak hiç bu kadar zor olmamıştı...
Ablanın düğnünde takı töreninde kavga çıkarsa ve o kavgayı ayırmaya gelen polis memuruna ilk görüşte vurulursan ne mi olur?
ECE&PAMİR