Leylim, ruhundaki derin yaralarla yaşamaya mahkûm genç bir kızdır. Akıl ile delilik arasındaki ince çizgide, tımarhanenin soğuk ve kapalı duvarları arasında hayatını sürdürüyor. İçinde susturulamayan fırtınalar, çığlıklar ve acılarla boğuşurken, dış dünyadan kopuk ama ruhu en çok da orada esir kalmıştır. Tımarhanede geçen günleri, kendiyle ve geçmişiyle hesaplaşmasının en keskin anlarıdır; burada yitip giden umutların, kırılan hayallerin sessiz tanığıdır Leylim.
Bir gün, dünyaya açılan küçük bir pencere gibi, ona gelen bir miras mesajı hayatını kökten değiştirecek, karanlık günlerin ardında yeni bir başlangıcın kapısını aralayacaktır. Leylim aslında bir aşiret kızıdır bunu bunu mesaj ile öğrenir ve işin peşine düşmeye başlar. Bu mesaja sadece maddi bir miras değil, aynı zamanda Leylim'in kaderinde yeni bir dönüm noktası, intikamın ve kendini bulmanın ilk kıvılcımıdır.
Hedefleri için gözünü karartmış olan Alin, bir yıl daha sınava çalışma kararı alır. Her şeyi bir kenara bırakmış, yalnızca derslerine odaklanmışken, kütüphanede tanıştığı bir adamla sınırlarını koruyacak mı yoksa yıkacak mıydı?