ÖMER ENSAR KARA & EFNAN DEMİR
...
Bütün uzvlarım zangır zangır titriyordu. Yağmurun şiddeti o kadar çoktu ki tanelerini her bir zerremde hissediyordum. Gözlerimi kırpıştırdım birkaç kere, o ise sakince beni izliyordu.
" Neden veda etmedin? "
Uzun uzun baktı bana sonra derin bir nefes aldı ve başını sağa çevirdi. Gözlerini yumdu, gördüğüm görüntü bir şiirin en can alıcı mısrası gibiydi. İçim gitti, ama sustum. Sustum ve yeşilin en güzel tonu olan gözlerini bana çevirmesini bekledim. Kalbimin büyük bir bölümünde bıçak darbeleri vardı ve kalbim her şeye rağmen atıyordu. O bana bakmadıkça bıçak darbeleri usulca bütün kalbimi harmanlıyor beni yavaş yavaş öldürüyordu.
Başı bana doğru döndü. Yumduğu gözlerini açtı ve bir cevap alacağıma inandığım için hevesle gözlerine baktım.
" Cevabım hiçbir şeyi değiştirmeyecek, Efnan. Senin kızgınlığın geçmeyecek. Çünkü sen kinli birisin. Yaşanılanı unutmuyorsun sonucu ne olursa olsun. Bu yüzden yapma, neden vedasız gittiğimi öğrenmek sana hiçbir şey katmayacak. Birazcık inansam, " dedi hayal kırıklığı ile. " Bir şeylerin değişeceğine birazcık inansam bir dakika düşünmem söylerim. Ama biliyorum değişmeyecek, senin yüreğini benim cevaplarım değil sen soğutacaksın. Çünkü sen hep böyleydin. "
Gözlerim dolu dolu baktım. Haklıydı, cevabı benim ona olan kırgınlığımı alıp götürmeyecekti. Ben kendi yüreğimi kendim soğutacaktım. Hep böyleydim zaten. Değil mi?
Yutkundum ve hiçbir şey demeden arkamı döndüm. Karanlık sadece gökyüzüne çökmemiş gibiydi. Evlerin çatısına, arabalara, denize ama en çok, en çok benim gölgeme çökmüştü.
...