
İki yurt öğrencisi bir araya gelirler ve İzmir Öğrenci Yurdu'nda birbirlerinin kaderlerine rehin olduklarını farkederler. İzmir'in masumları, İzmir'in suçluları...Biri Bulgar göçmenidir, biri manav. İki şehirli adamın vizyonu parlak hikayesini anlatır bu yazı. Önce auralarını hissederler sonra kalplerini. Aralarındaki bağ kısaldıkça kısalır buluşurlar. Fakat bu bağ bazen güçsüzleşebilir. Bazen de topluma göre görünmez olabilir, şeffaflaşabilir. Bağı belirgin yapma isteği ipi daha da sıkılaştırır. İlk başta ilk bakışın, ilk hissin anlamını bilmezler saftirikler. Kader onları denk düşürünce anlar, hisseder anları. Aslında kalabalıkta tenhada parlardı birbirlerinin gözünde. O zaman bir kere daha zorlaşırdı içlerindeki fark edemdikleri büyüyen aşkı dile getirmek. Bir de kız yurdu vardı tabi onların yanında. Yurttakiler geceleri güvenlikten gizli kız yurduna mektup atarlardı, ıslık çalarlardı. Bazen duvarlardan atlar, sevdiceklerine kaçarlardı. Bulgar'ın ve manavın arasındaki duvar daha yüksekti. Daha kalındı. Ama okyanus ve zeytin gözler kararla buluşurlardı. Duvardan atlamak yerine duvarı kırarlardı. Okyanus sonunda karanlığa kavuşacaktı. Sabahı olmayan sıcak bir gece, sonu olmayan tatlı okyanus...All Rights Reserved
1 part