Story cover for HUDUT ÇİZGİSİ by cerensukrdg
HUDUT ÇİZGİSİ
  • Reads 326
  • Votes 50
  • Parts 5
  • Reads 326
  • Votes 50
  • Parts 5
Ongoing, First published Jul 01
İlkokul öğretmeni olan Açelya Demir, ilk görev yeri olarak Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde, sınıra yakın bir okula atanır. İlk görev yerinin heyecanıyla İstanbul'dan Hakkari'ye taşınan Açelya, mesleğinin ilk gününde asla aklına gelmeyecek bir şeyle karşı karşıya kalır. Bir silahlı saldırıyla. Okula silahlı saldırı düzenleyen teröristlerin mermileri havada uçuşurken Açelya, saldırı sırasında sınıf dışında olan bir öğrencisini almak uğruna bahçeye çıktığı sırada kurşunların hedefi olmaktan kaçınamaz ve kolundan yara alır. Kendi yarasından ve içindeki korkudan önce öğrencilerini düşünen Açelya güvenlik tedbirlerini alarak saldırının bitmesini beklemekten başka bir şey yapamaz. Bu sırada timi ile birlikte görevden dönmek üzere olan Kıdemli Üsteğmen Kılıç Tufan Öztürk, okuldaki silah seslerini fark ederek timiyle birlikte saldırıyı durdurmak için yardıma gider. 
Açelya ve Kılıç Tufan o an bunu fark edemez ama bir pusuyla başlayan bu hikayenin kurşunlarının asıl hedefi, onların kalbidir.
*** 
"Çocuklar öğretmene, öğretmen vatana, vatan ise askere emanettir."
All Rights Reserved
Sign up to add HUDUT ÇİZGİSİ to your library and receive updates
or
#250kitap
Content Guidelines
You may also like
KARANLIĞIN FISILTISI (+18) by nuperi
30 parts Ongoing
"Anıl!" dedim ama beni duymamıştı. Bu çocuk neden böyle yaptı şimdi? Sabır çeke çeke, önümde kırılan bardaklara basmamaya çalışarak yanına vardım. Arkadaşları kolundan çekse de Anıl'ın çocuğu bırakmaya niyeti yoktu. "Anıl!" diye yüksek sesle bağırdım bu sefer. Hem ben hemde karşı taraf nefesler içinde kalmıştı. Anıl'ı kolundan tutup çocuktan uzaklaştırdım. "Sen ne yapıyorsun Anıl delirdin mi?" Kafede çalışan garsonlar diğer kavgaları ayırmaya çalışıyordu. Kısa bir an garip bir sessizlik oluştu. "Nerede kaldın abla? Biz de sevgilinle tanışıyorduk!" dedi iğneleyici şekilde. "Anıl.. Anıl.. sana inanmıyorum!" Dişimi sıkmaktan kırılacak gibi hissettim. Aptal bu çocuk, kafamı yana yatırıp sabır dilendim. Kafede sorun çıkaranlar bir bir dışarı çıkarılıyordu. Ben ne yapacaktım şimdi? İçeride herkes birbirine girmişti ve bunu duyan dışarıdaki kalabalık kafenin önünde dizilmiş içeride neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorlardı. Kardeşimin kavga ettiği kişiye döndüm, bakmaya ancak fırsatım olmuştu. Anıl da hasar olmasa da karşımdaki adam için öyle diyemeyeceğim çünkü üstü başı dağılmıştı. "Ben çok özür dilerim," dedim adama mahcubiyetten bakamıyordum bile. "Ne özür diliyorsun abla ya?" dedi. Hala konuşabiliyordu ya yani gerçekten sabrım azalıyordu. Sabır! "Kes şu sesini!" Ceren soluk soluğa ancak gelmişti. "Ne olmuş burada?" dedi hayretle lakin ben karşımda neredeyse tariflerime birebir uyan çocuğa- pardon adama bakıyordum. Anın heyecanıyla artık nasıl koştuysam o bana yetişememişti. Adama baktım, yüzünde küçük küçük sıyrıklar vardı. "Kusura bakmayın ne olur, kardeşim Anıl...normalde yapmaz böyle şeyler çok akıllıdır," dönüp Anıl'a baktım. "Ne olduğunu anlamadık!" dedim. Kaşları konuşmaya başladığımdan beridir çatıktı. "Avukatıma anlatın derdinizi."
Kod Adı: Vatan by nur19907
40 parts Complete
"Güçlü olan yaşar, güçsüz olan ölür ve sen Eflin Doğan güçlü gibi gözüksen de güçsüzsün izle kardeşinin ölümünü." Bir silah patladı gökyüzü yerime öfkesini kustu. Bir çığlık gökyüzünü parçalamak ister gibi yankılandı. "Hayır!" Ellerimin arasından silahım düştü Oğuz'a doğru koşmaya başladım. Oğuz sertçe yere düştü. Azat'ın hayır diye bağırması hâlâ kulaklarımdaydı. Oğuz'un yanına gidince gözlerinin içine baktım. "İyi misin?" Kolundan akan kana baktım başını salladı. Derin bir nefes aldım annem ve babamın üçüncü ölüm yıldönümünde kardeşimi de kaybettim diye aklım çıktı. "Oğuz hemen uçağa gidin bir an önce buradan gidin." Oğuz vurulunca elimdeki silahımı düşürmüştüm. Yerde duran keleşi aldım. Bize doğru koşan teröristi alnının çatından vurdum. Oğuz ve yolcuların uçağa binmesini sağladım. Oğuz elini uzattı. "Hadi abla gidelim buradan." Oğuz'un gözlerinin içine baktım. "Buradan git merak etme bana hiçbir olmayacak." Oğuz bu sözlerime itiraz etti gidelim dedi. Ama olmazdı annem, babam ve Can'ın katilinin gitmesine bir kez daha izin veremezdim. Onun gitmesine bir kez sebep olursam Maya'nın silahından çıkan kurşun bu sefer Oğuz'u ellerimin arasından alabilirdi. "Abla dinle beni bak onlar çok tehlikeli ailemden geriye tek sen kaldın sana bir şey olmasına izin vermem." Bir taraftan Oğuzla konuşurken, bir taraftan da bize doğru gelen teröristleri vuruyordum. "Olmaz Oğuz, Azat ve Maya'nın kaçmasına izin veremem. Sana dediğimi yap. Çatışmanın ortasında uçağa müdahale edemezler hemen uçağa bin ve Türkiye'ye dön." Oğuz itiraz edeceği an sertçe gitmesini söylediğimde uçağa bindi. Sahra'yı fark edince ona doğru koştum. Kurşun bitmişti keleşi yere attım. "Hemen uçağa bin." Kolundan tuttum ayağa kalktı elinde tuttuğu silahı bana uzattı. Silahı elinden aldım. Cover by: eskisever
You may also like
Slide 1 of 10
KARANLIĞIN FISILTISI (+18) cover
EFSUNKÂR cover
Eylül~gerçek aile cover
Kod Adı: Vatan cover
My little baby | Taekook  cover
NESİM cover
Reis / mahalle serisi cover
Ya Hamilel Kur'ân! cover
Kayra ~GERÇEK AİLEM  cover
Kaabil [Layık]・Texting ✓ cover

KARANLIĞIN FISILTISI (+18)

30 parts Ongoing

"Anıl!" dedim ama beni duymamıştı. Bu çocuk neden böyle yaptı şimdi? Sabır çeke çeke, önümde kırılan bardaklara basmamaya çalışarak yanına vardım. Arkadaşları kolundan çekse de Anıl'ın çocuğu bırakmaya niyeti yoktu. "Anıl!" diye yüksek sesle bağırdım bu sefer. Hem ben hemde karşı taraf nefesler içinde kalmıştı. Anıl'ı kolundan tutup çocuktan uzaklaştırdım. "Sen ne yapıyorsun Anıl delirdin mi?" Kafede çalışan garsonlar diğer kavgaları ayırmaya çalışıyordu. Kısa bir an garip bir sessizlik oluştu. "Nerede kaldın abla? Biz de sevgilinle tanışıyorduk!" dedi iğneleyici şekilde. "Anıl.. Anıl.. sana inanmıyorum!" Dişimi sıkmaktan kırılacak gibi hissettim. Aptal bu çocuk, kafamı yana yatırıp sabır dilendim. Kafede sorun çıkaranlar bir bir dışarı çıkarılıyordu. Ben ne yapacaktım şimdi? İçeride herkes birbirine girmişti ve bunu duyan dışarıdaki kalabalık kafenin önünde dizilmiş içeride neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorlardı. Kardeşimin kavga ettiği kişiye döndüm, bakmaya ancak fırsatım olmuştu. Anıl da hasar olmasa da karşımdaki adam için öyle diyemeyeceğim çünkü üstü başı dağılmıştı. "Ben çok özür dilerim," dedim adama mahcubiyetten bakamıyordum bile. "Ne özür diliyorsun abla ya?" dedi. Hala konuşabiliyordu ya yani gerçekten sabrım azalıyordu. Sabır! "Kes şu sesini!" Ceren soluk soluğa ancak gelmişti. "Ne olmuş burada?" dedi hayretle lakin ben karşımda neredeyse tariflerime birebir uyan çocuğa- pardon adama bakıyordum. Anın heyecanıyla artık nasıl koştuysam o bana yetişememişti. Adama baktım, yüzünde küçük küçük sıyrıklar vardı. "Kusura bakmayın ne olur, kardeşim Anıl...normalde yapmaz böyle şeyler çok akıllıdır," dönüp Anıl'a baktım. "Ne olduğunu anlamadık!" dedim. Kaşları konuşmaya başladığımdan beridir çatıktı. "Avukatıma anlatın derdinizi."