Taş duvarlar arasında yankılanan sessizlik, bazen en yüksek çığlıktan daha ağırdır...
Mardin'in sıcak güneşi altında, geçmişin gölgesinde yaşayan iki kırık ruh...
Berdan, toprağına sadık, gururlu bir ağa... Eşini doğumda kaybetmiş, üç yıldır hiçbir kadının gözünün içine bakmamış, kalbine kimseyi sokmamış.
Elif, hayata küstürülmüş, karanlığa itilmiş bir kadın... Bir daha kimseye güvenemeyeceğini düşünen, sessizliği kendine siper etmiş bir yaralı yürek.
Kader, bu iki yabancıyı aynı sokakta, aynı suskunlukta buluşturur.
İkisi de yaralı, ikisi de parçalanmış... ama belki de kırık olan tek şey kader değildir.
Kırık Kaderler, geçmişin suskunluklarıyla geleceğin ihtimalleri arasında kalan iki insanın hikayesidir.
Sevmenin yeniden mümkün olup olmadığını, acının içinden filizlenen umudu ve sessizliğin bazen en derin bağ olduğunu anlatır.