Story cover for SENİ YAZDIM KALBİME by mrs_sis
SENİ YAZDIM KALBİME
  • WpView
    Reads 12,774
  • WpVote
    Votes 822
  • WpPart
    Parts 38
  • WpView
    Reads 12,774
  • WpVote
    Votes 822
  • WpPart
    Parts 38
Ongoing, First published Jul 06
Mature
"İstanbul milyonlarca insana ev sahipliği yapar. Ama bazı bakışlar, yalnızca bir kişiye dokunur."

Aynı şehir.
Aynı kampüs.
Farklı yalnızlıklar.

Cihan Albora, Mardinli köklü bir ailenin ikinci oğluydu.
İstanbul'a, kendini bulmak için değil, kendinden uzaklaşmak için gelmişti.
Sakindi. Ciddiydi. Kalabalıkların içinde hep mesafeli...

Alya Smith, Kanadalı bir annenin evlatlık aldığı suskun bir kızdı.
Tıpta, insanın kalbini değil, acısını anlamayı seçmişti.
Yumuşak sesi, derin gözleri ve bitmeyen iç hesaplaşmaları vardı.

İkisi de bu şehirde birer yabancıydı.
Ama bazı karşılaşmalar, kaderin değil, gözlerin seçtiği yerlerde olurdu.

Ve bazen...
İki insan yalnızca aynı gökyüzünün altında birbirini bulur.

Bu bir tesadüf değil. Bu bir başlangıç.
Belki de bir ömrün en sessiz ama en derin hikâyesi.
All Rights Reserved
Table of contents
Sign up to add SENİ YAZDIM KALBİME to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
You may also like
Slide 1 of 10
~ 𝐊𝐚𝐩ı 𝐧𝐮𝐦𝐚𝐫𝐚𝐬ı 𝐲𝐚𝐧𝐥ı𝐬̧ ~ cover
ATEŞLE DOKUNMAK cover
Yeni Sezon - CihAl  cover
BENİ KENDİNDEN KURTAR cover
Sen Benim Şarkılarımsın #CihAl cover
 CihAl One Shot  cover
Çok Uzaksın Bana cover
Kütüphane | YARI TEXTİNG cover
Uzak Şehir cover
Sen Bir Aysın Ben Kara Gece cover

~ 𝐊𝐚𝐩ı 𝐧𝐮𝐦𝐚𝐫𝐚𝐬ı 𝐲𝐚𝐧𝐥ı𝐬̧ ~

7 parts Ongoing

Alya... Ankara'nın kalbinde doğmuş, Dicle kadar asi ama Fırat kadar derin bir kadındı. Güçlü bir mafya ailesinin ilk kızı. Zeki, cesur, korkusuz... Başkent sokaklarında adımları kadar soğukkanlıydı. Bir sabah, otel odasının yanına biri yerleşti. Biri vardı. Sessiz ama tehditkar. Tanımadığı ama gözlerinden bir şeyler bildiği bir adam. İlyas Çakırbeyli... Diyarbakır'ın bağrından kopmuş, Dicle'nin öfkesini damarlarında taşıyan bir adam. 1.80 boyunda, sert bakışlı, dediğim dedik bir adam. Ankara'ya gelişi kan kokuyordu. Kan davasıydı, liste kabarıktı. Ama asansörde bir kadınla göz göze geldiğinde, içinden sadece şu geçti: "Yanlış zaman... yanlış yer... ama doğru kadın." Alya da aynı anı yaşadı: "Yanlış zaman... yanlış yer... ama doğru adam." Onlar farklı şehirlerin çocuklarıydı. Biri Ankara'nın diplomasıydı, Diğeri Diyarbakır'ın silahı. Ama kader, Dicle ile Fırat'ı nasıl aynı denize akıtırsa, Ankara ile Diyarbakır'ı da aynı otel koridorunda buluşturdu. Artık dosyalar karıştı. Kurallar değişti. Ve bir aşk, kanla yazılacak bir hikâyeye dönüştü...