PATRON

Ama sen babamın patronusun, ya öğrenirse ne olur?"
"Önemli değil. Önemli olan şu an buradayız, yalnızız ve hiçbir şey bizi bölemeyecek."

Elini yanağıma koydu ve bana doğru biraz daha yaklaştı, aramızda artık hiçbir mesafe kalmamıştı. Buz mavisi gözlerine kilitlendim. Elini belime koydu, beni biraz daha kendine çekti ve yumuşacık dudaklarını benimkilerin üzerine bastırdı.

İşte böyle olmalıydı.

Alex ve Lukas birbirinin tam zıttıydı; Alex, dev bir şirketin sahibi olan ünlü ve zengin bir iş adamıydı, Lukas ise henüz gerçek dünyaya adım atan sıradan bir genç. Ama derler ya, zıt kutuplar birbirini çeker.

Bu hikâye, babası tarafından zorla işe götürülen Lukas'ın, orada zengin ve ünlü Alex Woods ile tanışmasıyla başlıyor.
Felaketle başlayan tanışmaları zamanla tatlı bir arkadaşlığa dönüşüyor ve bu masum dostluk, giderek daha tutkulu bir hale geliyor.

Ama tabii hiçbir şey o kadar kolay değil.
Zengin, başarılı ve karizmatik iş adamı imajını korumak zorunda olan Alex, cinselliğiyle ilgili sırrın ortaya çıkmasından korkuyor. Çünkü bu sır, hem kariyerini hem de hayatını altüst edebilir.

Lukas ve Alex'in ilişkisi, önlerine çıkan tüm engellere rağmen ayakta kalabilecek mi?
Tüm bunların cevabı Patron adlı hikâyede.