- Ben kendimi ilk kez bir aynada değil, onun kırılmış hâlinde gördüm. Sekiz yaşındaydım. Parçalanmış bir camın yansıttığı görüntüde, bana ait olmayan bir karanlıkla göz göze geldim. İnsanlar bir çocukta umut görür. Ama bana bakan gözlerde başka bir şey vardı. Korku değil. Boşluk değil. Sadece sessizlik. Gözlerini kaçırmadan izleyen bir çocuk, annesinin dövülüşünü kaçıncı kez izliyorsa, artık ağlamayı da unutuyordur. Babam bana hayatımın ilk dersini verdi o gece: Adalet, zayıf olanı seçmez. Sadece hayatta kalabilen, kendi yasasını yazabilir. Ben o gece ne çocukluğumu ne de annemi kurtarabildim. Ama içimde bir karar oluştu. Duygularımı gömmeyi, gülümsemeyi taklit etmeyi, sesimi yalnızca gerektiğinde kullanmayı öğrendim. Hayat bana başka seçenek sunmadı. Ben de başka bir yol çizdim: Geriye kalan her şeyi susturmak için. İnsanlar beni parlak zekâlı, uslu, sakin biri sandı. Oysa içimde bin parçaya ayrılmış bir ayna taşıyordum. Her parça ayrı bir geçmiş, ayrı bir neden. Ve her kırık parça, bir gün birinin boğazına saplanmayı bekliyordu. Ben katil olmaya bir anda karar vermedim. Ben, hayatta kalabilmek için parça parça öldüm. Ve sonunda, aynadaki yansıma ile gerçek benliğim yer değiştirdi. Artık bakan kişi ben değilim. Kırık aynalardaki benliğim bakıyor geriye. Ve gülümsüyor.All Rights Reserved
1 part