Çocuk daha yeni on sekizine basmıştı .Her şey mutlulukla dolup taşacakken, beklenmedik bir vedayla yarıda kaldı hayatı. Bir dostun soğuk toprağa düşüşüyle geride kalan her şey ,yarım kalan kahkahalar, tutulamayan eller ve asla bitmeyecek bir kaderin hüznüydü.
Harun, on sekizinci yaş gününden sonra bir daha asla toparlanamadı. Yıkıldı, ayağa kalktı belki, ama her kalkışında daha derin bir çukura yuvarlandı. Düştüğünde kaldıracak kimsesi yoktu. Elini uzatan her şey bir duman gibi dağılıyor, onu biraz daha yalnız bırakıp gidiyordu.
Arkadaşının ölüm haberi, kalbini delen bir kurşun gibiydi. O günden sonra mutluluk, bir daha uğramamak üzere terk etti kalbini. Yerini sonu olmayan bir hüzün kapladı. Bu hüzün, onun gölgesi oldu. Her adımında, her nefesinde, onu takip etti.
Düştü, kalktı, savaştı, ama nihayetinde yine kaybetti. Kalbi, artık huzurun uğramadığı, kilitli bir kapıydı. Ta ki o mavi gözlerle karşılaşana kadar.
Bir rüyadan fırlamışçasına çıkmıştı karşısına. Bakışları, uzun zamandır kaybolduğunu bile unuttuğu bir sıcaklığı taşıyordu. O mavi gözlerde, kendini buldu Harun. O mavi gözler, onun huzuru oldu.
Rüyasında gördüğü, belki de hiç var olmayan o kıza tutuldu. Bu, hayata tutunmasını sağlayan tek gerçek umut oldu. Dipteki karanlıkta, ona doğru süzülen bir ışıktı...
Bu hikâye, ne yazık ki çiçekler ve kalplerden ibaret değil. Bu hikâye, çiçekler ve dikenlerle çevrili.
Vücudu kadar ruhu da yaralarla dolu olan Efran, yıllar sonra o korkunç yerden kurtulup geri döndüğünde artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Yokluğunda dönmeye devam eden dünya, Efran'ı dünde bırakmıştır. Bir zamanlar ölümün eşiğinden çekip aldığı küçük kız ise artık genç bir kadındır ve Efran'ın tüm ezberlerini bozmaya kararlıdır.
Havin, kaybettiği her şeyle biraz daha eksilse de hayata iyi tarafından bakmayı başarmıştır. Efran'ın geri dönüşüyle yıllar sonra kaybettiği birçok şey ona geri verilmiş gibidir ancak ne var ki bu mutlu kavuşma, arkadaşlıklarının güçlenmesine yetmemiş, görmezden gelinen ve hatta varlığından bile bihaber oldukları birçok yasak duyguyu tetiklemiştir.
Aşk ve yasak olan şeylerle çevrili bir dokunuş kaç acıya iyi gelebilir?
Ruhu yaralarla dolu olsa da çığlık atmayacak kadar cesur olanlara...
~~~
Romantizm türünde kuşağının en iyi yazarlarından biri olan Çağla Fulya, yeni romanında önlenemez bir tutkunun aşka dönüşünü ele alıyor. Üşümenin sıcak hissi, kelimeleri aşan duyguları titretirken Yaz Gecesi, derinliğin sınırlarına kendi çizgilerini çiziyor.
- Agâh Ensar Can
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
16 Yaşından büyük okuyucuların okumasını tavsiye ederim. Hikâyede yetişkin içerik bulunmaktadır.
Yaz Gecesi, kitap olacağı için yayından kaldırılmıştır. Tanıtım amaçlı ilk üç bölümü yayındadır.