Yeşilin her tonu uzanıyordu bu uçsuz bucaksız dağlarda..ve dağların eteklerinin kucağında saklanan yaban çiçekleri kokusuyla rüzgarın aklını başından almış birlikte dans ediyorlardı.Gökkuşağı renklerini bedeninde taşıyan kuşların,sevimli ama bir o kadar da korkunç böceklerin,daha nice yöreye özgü hayvandan oluşan Groyland orkestarasının müziği eşliğinde.. Dağların aşağısında ise yeşilleri kıskandıran bir mavi uzanıyordu ..ton geçişleri olan bir battaniye misali..Köpük köpük Turkuzları,pastel mavileri ve laciverte dönen koyulukları ile büyülü bir battaniye.. Groyland da deniz çoğu zaman emekliye ayrılarak sahil kasabasına yerleşmiş ve vaktini bahçesindeki çiçekleri sulayıp,meyve yetiştirip küçük hobiler edinmiş yaşlılar gibi sessiz ve dingindi.. Bu dinginlik bazen bahar ve sonbaharda adayı davetsiz bir misafir gibi ziyaret eden yeşillerin uğultulu aşığı ile bozulurdu ve dalgalar şaha kalkmış bir at gibi gökyüzünde bulutlara değmeye çalışırdı.. Mevsim yazdı ve güneş bütün içtenliği ile ısıtıyordu ışığının değdiği her noktayı.. Samantha upuzun dalgalı siyah saçları zeytini andıran yeşil gözleri ve uzun beyaz elbisesinin içinde bir peri kızı gibiydi..belki daha bile güzel..şen kahkahalar eşliğinde güneşle yüzeyinde parıltılar oluşmuş yeşilllerin yaban kokulu çiçeklerin arasında beyaz kelebeklerin ardına düşmüş.."Ne güzelsiniz siz.. Uçun özgürce..Ne güzelsiniz siz..Uçun sevgiyle.." diye şarkılar söylüyordu..Bir ressam o an ki görüntüsünü sihirli fırçası ve büyülü elleriyle resme dökse kendisinin o güzel kelebeklerden biri olduğunu fark ederdi..Onlardan Tek eksiği kanatlarıydı.. Henüz 18 yaşındaydı Samanatha ve bir çocuk kadar masum ve temizdi.Tüm hakları saklıdır