----
Onu kaçırdığında, bu onun için sadece bir oyundu. Acı çektirerek itaat bekledi, gözyaşlarını zafer sandı. Ama zamanla her çığlık ve her isyan kalbine bir iz bıraktı. Onu çözmeye çalışırken, kendini parçaladı. Ne olduğunu fark ettiğinde artık çok geçti-çünkü artık onu seviyordu. Ama geçmiş, affedilmez hatırlarla doluydu. Ve bir kadının kalbi, bir canavarın pişmanlığıyla ikna edilemezdi.
Bu, saplantıyla başlayan bir hikâyenin, geç kalmış bir aşk ve asla dönmeyen bir kalbin hikâyesi.
Çünkü bazı aşklar, sadece ceza olarak geri döner.
----
"Sevdiğini Tutsak Edenin Laneti"
Eskiden, çok çok uzun zaman önce, bir dağ köyünde yaşayan güçlü bir adam varmış. Kalbi taş gibiymiş; sevgiyi hiç tanımamış. Ama bir gün, rüzgar gibi gelen bir kızı görmüş. Gözleri alev gibi, sesi sessizlik kadar etkiliymiş. Adam bu kıza sahip olmak istemiş-sevmeden, anlamadan. Onu kaçırmış, zincirlemiş. Geceleri onun ağlamasını dinlemiş, sabahları korkusunu izlemiş. Ve bu korkunun ortasında, yavaşça, sessizce... ona âşık olmuş.
Ama bir lanet varmış bu topraklarda:
"Sevdiğini zincire vuran, kalbini özgür bırakamaz."
Kız onu affetmemiş. Gözlerinin içine bakarak, onu sevmeyeceğini söylemiş. Adam, elindeki her şeyi kaybetmiş. Sonra ortadan kaybolmuş.
Derler ki... o günden sonra her yüzyılda bir, aynı hikâye tekrar yaşanır.
Bir canavar âşık olur.
Ve sonunda hep yalnız kalır.
Çünkü gerçek aşk, zincir taşımaz.
Yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak nedir bilir misiniz?
Ezgi biliyordu.
Hayatını zindana çeviren üvey babasından kaçtığı bir gecede, onu bu hayata tutsak eden adamla karşılaşmayı beklemiyordu.
Bilseydi o adamla karşılaşacağını, yine kaçar mıydı o ödül töreninden?
Onunla yüzleşecek cesareti bulur muydu?
Yine de her şey için çok geçti. Bir karanlık gecede, İki lacivert göz kesişmişti. Biri nefretle diğeri ise yabancı gibi bakarken daha da acıtmıştı gerçekler.
Asaf Kandemir tanımamıştı kızını.
Ona nefretle bakan gözlerin ardında yatan anlamı görememişti.
İki silah sesi duyulmuştu sonrasında sokakta. Yere düşmüştü kızın bedeni, sokak lambasının altına.
O lamba bile kızın kimliğini aydınlatamamıştı.
Eğer bilseydi o sokağa girince hayatının değişeceğini, geçmezdi o sokağın önünden belki. Atmazdı adımını.
Ama geçmişti iş işten. Birçok şey gibi buna da geç kalınmıştı..
--- Hikayeden Kesit ---
15 yıldır, nefret ederek büyüdüğüm bu adam, bir kaç gün içerisinde bütün dengemin şaşmasına neden oldu. İçimde filizlenen, baba hayaliyle yanıp tutuşan çocuk, yine terk edilmenin verdiği kırıklıkla ağladı.
Ağladı ağlamasına ama sesini duyan olmadı.
Karşımda, acımasızca bakan lacivert gözleri her şeyi açıklıyordu. Onun gözünde bir hiçtim ben. Koca bir boşluk. Hikayesinde bir yerim yoktu.
O ise benim hikayemin büyük bir kısmını oluşturuyordu.
-
Sözler hayli çıkmazlarda,
Söz ver haydi sen.🎶
Dün birini gördüm yolda,
Gözler aynı sen.🎶
Bizler aynı kalmadık ki,
Hayat değişirken.🎶
Ben birini sevdim ama,
Gözler aynı sen 🎶
Hikayenin şarkısı: Gözler Aynı sen-Yaşar