Bu dünya, görünenin aksine, yalanlar ve sırlar üzerine inşa edilmiştir. Adaletin ve güvenin olmadığı, her köşede yeni bir yalanın beklediği bir yeraltı dünyasıdır burası. Karanlık işler, devletin koruması altında dönerken, en tehlikeli suçlular bile masumların arkasına saklanır.
Herkesin bir diğerine düşman olduğu, 'Kayıp' olarak bilinen bu ortamda, kurallar çok basittir: Ya av olursun, ya da avcı. Ve hiçbir yoldan geri dönüş yoktur. Bu evrende, masumiyet bir lüks, duygular ise zayıflıktır.
Kahramanlarımız bu iki dünya arasında, ne iyi ne de kötü olmanın gri alanında sıkışıp kalmıştır. Onların savaşı, sadece bir suç örgütüne karşı değil, aynı zamanda kendi içlerindeki karanlığa ve onları yok etmeye çalışan görünmez bir sisteme karşıdır. Yolun sonu yok gibi görünse de, tek çıkış yolu, tüm sırları ortaya çıkarmaktır. Ama bu yol, kan, gözyaşı ve ihanetle doludur.
Onların dünyasında hiçbir şey tesadüf değildir.
Her adımın, her koşuşun ve her yıkılışın bir anlamı vardır.
Aynı zamanda hiçbir şey net ve belirli değildir.
Her şey MÜPHEM'dir.
Maral'a takıntılı bir sapık ona dokunabilmek için nelerini vermezdi. Her yerde takip ediyor ve bilgisayar kamerasından bile onu izliyordu. Duştayken, yemek yerken. Bu hackerın arzuları gittikçe artarken Maral nereye kadar kaçacaktı?