Protokol basitti: Beş adam. Bir mühürlü oda. On beş gün. Sıfır uyku.
Parlak bilim adamı Profesör Nikolai için bu, insanlığın potansiyelini açığa çıkaracak ve ülkesine hizmet edecek bir zafer olmalıydı. Vaat, özgürlüktü. Sonuç ise mutlak bir başarı olmalıydı.
Ancak mühürlü odanın içindeki fısıltılar çığlıklara, gölgeler ise akıl almaz bir vahşete dönüşürken, Nikolai anlar ki bazı kapılar açıldıktan sonra asla kapanmaz. Camın arkasındaki adamlar artık insan değildir; onlar uykunun olmadığı yerde uyanan, ilkel bir dehşetin kendisidir.
Ve kapı, on altıncı günde açılmak zorundadır.