16 parts Ongoing Metin ve Deniz hızla içeri fırladı, nefesleri kesik kesikti. Bir anda ikisi de Araz'a doğru bağırdı: "Dur!" "Bırak!" Yılmaz sendeleyerek doğrulmaya çalıştı; öfkeyle onlara doğru saldırmak için hareketlendi. Metin refleksle dönüp onun suratına sert bir yumruk savurdu. Yılmaz dengesini kaybedip yere kapaklandı. Metin, Araz'ı bırakıp sakinleşmesi için seslendi: "Sakin ol, dostum! Biz de senin kadar öfkeliyiz! "Araz, yere atılmış paslı demir sopayı eline aldı; metal avucunda soğuk, acı bir ağırlıktı. Metin hızla araya girip onu tutmaya çalıştı ama Araz birden koşup ileri atıldı. Sopayı kaldırdı ve kontrollü, ardı ardına vuruşlarla Yılmaz'ın kafasına indirdi. Her darbe sertti; Yılmaz kanlar içinde geri çekildi, sonra son darbelerin ardından bilinci bulanıklaşmış, baygın bir hâle geldi. Yılmazın yüzüne tükürerek Metin'e döndü, gözleri öfke ve yorgunluk karışımıyla parlıyordu. Boğuk, hırıltılı bir sesle bağırdı: "Sakin olmamı mı söylüyorsun, Metin?" Sonra yüzünü buruşturarak devam etti, her kelimesi bir taş gibi düştü odaya: "Ben üç gündür nefes alamıyorum, yemek yiyemiyorum, yaşayamıyorum. Esilla için deliriyorum; kendi kendimi parçalıyorum. Sen şimdi gelip bana 'sakin ol' mu diyorsun?"