"Bazı şehirler unutmaz.
Bazı yaralar geçmez.
Ve bazı sessizlikler, sandığından çok daha gürültülüdür."
Ayzem uzun zamandır alıştığını sandığı hayatının duvarları arasında sessizce yürüyordu. Babasının bıraktığı karanlık mirastan kaçtığını sanarken, aslında hep peşinden sürüklüyordu.
Bu şehir, onun gibi unutmayanlarla doluydu.
Unutulmuş sokaklarda yankılanan eski adımlar, silinmemiş izler, kapanmamış hesaplar vardı.
Ve geceler... Geceler hep başka türlü konuşurdu.
Bir yabancının bakışı bazen bir kapıyı aralar.
Bazen bir ses, geçmişin zincirini kırar.
Ve bazen en büyük savaş, insanın kendi içinde başlar.
İhanet, kayıp, kan...
Ama en çok sessizlik.
Her adımı karanlığa daha çok yaklaştırırken, kimse Ayzem'e şu soruyu sormuyordu:
"Kimi kurtarmaya çalışıyorsun? Başkalarını mı, yoksa kendini mi?"
Bu şehir, artık sessiz kalmayacak.
Ve bazı borçlar... Kanla ödenir.
Doğum gününde terk edilen Meyra Akay, kısa süre sonra hamile olduğunu öğrenir. Bebeğinin babasının ona destek olmayacağından emin olan Meyra'ya umut hiç beklemediği yerden doğar. Aynı hastanede çalıştığı ve sürekli didiştiği doktor Yaman Yürekli, yıllardır aşık olduğu kadının en büyük destekçisi olur.
Bu süreçte yaptıkları anlaşmalar ikisinin arasında kalsa da bazı anlaşmaların altında kalbi karıştıran bir gerçek yatar.'