Fısıltısı boğazıma düğümlendi. "Bana güveniyor musun, Sayın Savcı?"
Gözlerimi kısıp başımı hafifçe yana çevirdim. Kalbim bir anlığına hızlanmıştı ama yüzümdeki soğuk çizgiler yerli yerindeydi. "Sana güvenebileceğim bir an mı oldu, Viran Yalgın?"
"Beni seviyormuş gibi yap," diye mırıldandı Viran, dudakları neredeyse hiç oynamadan. Ses tonu, tenime temas eden soğuk bir rüzgâr gibiydi - ürpertici ve yakın.
Gülümsemem, ipeğe sarılmış bir günah gibi belirdi dudaklarımda. Sanki bu gece başka bir kimliğe bürünmüştüm, başka bir kadınmışım gibi. "Başkanın önünde seni öldürmek istemediğimi varsay," dedim, bakışlarımı salonun içine kaydırarak.
"Çok hoş." Viran yan masadaki buzlu viskiyi eline aldı ve küçük bir yudum aldı. Parmakları bardağın kristal kenarında gezindi, sanki o da bir karar veriyordu kendi içinde. Ardından gözlerini tekrar bana çevirdi. "Şimdiden iyi gidiyor, Savcı."
Hayat dediği şey, kendi kurduğu bu iç mahkemede her gün yeniden yargılanmaktan ibaretti.
Kararlar hep aynıydı: Suçlu.
Sebep? Hayatta kalmak.
Cezası? Suskunluklar.
"İkisi de adaletin peşindeydi ama yolları ve yöntemleri zıt.
Birbirlerini bulabilecekler miydi?
Ya da asıl soru; bulduklarında birbirlerini çoktan kaybetmiş mi olacaklardı?"
"Seni öpsem bana kızar mısın?"
"Hayır,"
"O zaman?"
"Detayları kaçırıyorsun."
"En azından seni kaçırmıyorum."
"Beni de kaçırdın."
"O anlamda değil!"
๛✰✰✰✰✰✰✰✰✰✰✰✰✰✰✰✰✰✰
Yayınlanma tarihi:18.07.2025
Lorenzo&Lidya୨ৎ