"Bazen bir hayatın ortasına doğmazsın. Bir hayatın üzerine atılırsın."
Defne, hiçbir zaman bir çocuk gibi yaşayamadı.
Oyuncak yerine boş şişelerle, masallar yerine kavga sesleriyle büyüdü.
Bir gece, her şeyi alt üst eden o cümle yankılandı evin duvarlarında.
Ama bu, bir çöküş hikâyesi değil.
Bu, küllerin içinden doğan birinin hikâyesi.
Bu, ait olmadığın yerden çıkıp, kendi evini kurma cesaretinin hikâyesi.
Bu, Defne'nin kendi ustası oluşunun hikâyesi.
Sevgi yoksunluğuyla büyüyen bir kızın, hayatını baştan yazma çabasını anlatıyor.
Rutubet kokan duvarların ardından gelen umut sesini, yüzüne bulaşan unla başlayan yeni bir kimliği, ve geçmişin gölgesine rağmen tutunulan hayalleri...
Gerçeklerin kan gibi aktığı ama umut kadar beyaz kaldığı bu hikâye, sizi ilk sayfasından son satırına kadar Defne'nin kalbinde tutacak.
Çünkü bazen bir çocuk sadece doğmaz.
Kendini, kendi elleriyle yeniden var eder.
-Ceylin
Müsait misin?
Önemli bir şey konuşmamız gerekiyor.
-Oğuz abi
Müsaitim.
Ne oldu?
-Ceylin
Hamileyim.
-Oğuz abi
Siktir!
Ciddi misin sen?
Bu işin şakası olmaz.
-Ceylin
Şaka falan yaptığım yok zaten.
Şüpheleniyordum ve test yaptım.
Hamileymişim.
Abisinin arkadaşı ve aynı apartmanda oturdukları Oğuz'dan hamile kalan Ceylin.