Kanatlarını şiddetle açıp havaya aniden yükselmişti. Kanat çırpışı gök gürültüsünü andırıyordu. Bir dağ kadar büyüklüğü, simsiyah pulları, altın rengi gözleri vardı. Gözleri kinle, öldürme arzusuyla karşısında duran kıpkırmızı ejderhaya bakıyordu. Siyah ejderhadan biraz küçük, daha zayıf güçteydi. Lakin hileyle çok daha güçlü olmuştu.
Siyah ejderha bunu neden yaptığını anlamamıştı. Onun bu başkaldırmasını, bir hainlik içinde olduğunu görememişti? Bu kadar mı kör olmuştu? Ya da kırmızı ejderha hiç mi hissettirmemişti bunu. Düşündükçe kafası karışıyor, cevaplayamadığı sorular oluşuyordu.
"Neden? Neden bunu yapıyorsun? Eline güç geçince ne olacak?" dedi siyah ejderha.
Kırmızı ejderha boğuk bir sesle gülmüştü. Boğuk ama gür sesiyle konuşmaya başlamıştı.
"En başından beri benim başta olmam gerek. Senin değil. Başa geçmem için seni öldürmem gerekiyorsa bunu yapacağım." dedi kırmızı ejderha.
*****
Simaung ve prenses Amelia'nın kaderi yeni baştan yazılıyor, zor zamanlar onları bekliyordu. Dostları onların yanında mı savaşacak? Yoksa düşmanları mı olacak? Bu zor zamanların üstesinden gelecekler miydi? En önemliyse güvenleri, birbirine olan bağları sınacaktı.