Peri Diyarı'nda kaç tane kural olduğu asla tam olarak bilinmez. Kimine göre 888, kimine göre 8.888.
Ama Whimsy? O ilk sayfayı bile okumadı.
Yine geç kalmıştı.
Kanatları düzensiz bir şekilde çırpıyor, kıvırcık pembe saçları karahindiba tüylerine karışıyor, ona verilen "görev talimatı" ise şu anda sıcacık bir tarçınlı çöreği sarmak için kullanılıyordu.
Öncelikler önemliydi, değil mi?
"Whimsy!" diye gürledi, sesi kadife gibi ama sinirli bir gök gürültüsü gibi yankılanan Marrowleaf Yaşlısı.
Peri Diyarı'nın en yaşlı, en kuralcı ve en huysuz büyüğüydü.
"Saatler önce çağrıldın."
"Yanımda atıştırmalık getirdim!" dedi Whimsy neşeyle, yapış yapış gülümsemesiyle çörek kağıdını açarken.
Marrowleaf gözlerini kapatıp burnunun üzerini sıkıca tuttu. "Sen, sevgili baş belamız, İnsanlar Dünyası'na gönderiliyorsun."
"Ne? Ama biz sadece ciddi, bilge ve sıkıcı tipleri göndermiyor muyduk oraya?"
"İşte tam da bu yüzden seni gönderiyoruz," diye homurdandı yaşlı peri.
"İnsanların biraz... renge ihtiyacı var."
Whimsy bunun bir iltifat mı, hakaret mi olduğundan emin olamadı ama her ihtimale karşı ikisini de kabul etti.
Üniversiteyken hoşlandığı çocuğu kıskandırmak için gidip sınıfın inek çocuğunun kucağına düşer...
⛓️💥🪽
Adam yıllar sonra öğretmen olduğu köyde Karadenizli ve Fırtına lakaplı bir yüzbaşı olarak karşısına ç ıkar.
"Sıcaklığın hala kucağımda, öğretmen hanım."