
Gözlerini üstüme dikti. "Bu şehirde herkes bir şeyini gömmek zorunda kaldı. Senin neyin kaldı, Meryem?" Bu sözler ne bir düşmanın kiniydi, ne de bir dostun şefkati. Aslında buranın dili buydu. Acı burada alfabenin ilk harfi ise, son harfi de mezar taşlarına kazınırdı. Bakışlarımı kaçırmadım. "Hiçbir şeyim kalmadı," dedim. "O yüzden buradayım." Sözler dudaklarımdan çıkarken, onları içimde kaç kere çiğnediğimi düşündüm. Kulağa dramatik gelmesini istemedim, ama ne dersem diyeyim, gerçeği başka türlü taşıyamazdım. Hiçbir şeyim kalmamıştı. Hiç kimsem. Ve o boşlukta, biri bana bu kadar uzun uzun baktığında, tenimin altındaki sessizliği duyabiliyordum. Onunla ilk karşılaştığımda şu an olduğumuz yere varacağımızı düşünemezdim. Hayata bazen hayret ediyordum. Bizi, en olmayacak yerlere getiriyordu. *** Bu bir aşk değil; hayatta kalmanın, sadakatin ve sessiz bir savaşın hikâyesi.All Rights Reserved
1 part