Ben bu hikâyenin saygıdeğer karakteri Bilge Hazan Gök. Az önce bir yazarın parmaklarının ucunda hayat buldum. Kısacık bir düşten ibaret olabilirim ama bir ruhum olduğuna eminim. Beni görebilmeniz için hayal dünyanızın kapılarını aralamanız gerek.
🐦
Ben bu hikâyenin pek saygıdeğer olmayan karakteri Altay Kağan Çağlar. Bir karakterden ziyade, yazarın garip bir fantezisinden ibaretim. Ama şunu bilin: Etimle kemiğimle, acılarımla ve Duru Çağlar'ın paramparça ettiği kalbimle ben aynı zamanda bir insanım. Eğer bir karakter olarak hayal ederseniz öyle olurum, eğer bir yerlerde nefes alan biri olarak düşünürseniz yine öyle olurum. Bu tamamen sizinle ilgili.
(Pekâlâ, şu burnu havada kötü çocuklar gibi oldum mu? Travma da mı ekleyelim? Tamam, o iş bende.)
Üstteki gün ışığına hayal dünyanızın kapısını araladıysanız bana da açtınız demektir. Çünkü ben kahrolası dünyasının tamamıyım.
🦌
İlk aşkını kanser nedeniyle kaybeden Altay, annesi ve üvey kardeşinin ısrarıyla şehir değiştirir. Niyeti yeni bir başlangıç yapmak değildir; yalnızca herkesi her şeyin yolunda olduğuna inandırmak ister.
Ancak hayatına tam iki kez giren Bilge yüzünden planları bozulur.
Herkesi iyi olduğuna inandırabiliyorken, ruhunu gördüğünü iddia eden o inatçı kızı asla kandıramaz.
Peki hikâyenin sonunda, ikinci bir şans olabileceğini söyleyen bu genç kadınla ne yapacak?
Üstelik, ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsınlar, bir şekilde yolları tekrar kesişir.
Bu, belki de sessizce edilmiş bir duanın cevabıdır.
İkinci Şanslara ve İlk Aşklara...
-
04092025🌫