Yıllar önce açılan bir hediye şimdi tekrar açıldı ve içindeki karanlık gizem gün yüzüne çıkarıldı. karanlık bir zaariflikle hepsinin ruhunda dolaştı ve onları kendi içine esir aldı, ölümün sırrı karanlığın içinde bir fısıltı ile "yeni oyun arkadaşların seni bekliyor, hazır mısın?"
Bundan sonra bir dönüş yolu yoktu hazır olmasan da sen bir kuklaydın, süre başlamıştı. İpler dağıtılmış, saat kurulmuştu... tik tak tik tak
unutmak, bazen unutmak için değildi, korumak içindi de, kötü olan hatıralar her şeyi unutturdu, bir kişi de iki kişi varoldu...
ama bazı kötü hatıralar unuttuğumuz sandığımız anda geri dönerlerdi, her ipucu geçmişte saklı bıraktığımız günahlarımızı gün yüzüne çıkarırtırdı.
ve bu defa kaçış yolu yok, unutmak yok, kötü anılara bile yer vermek yoktu çünkü oyun başlamıştı ve sizler bir kuklaydınız, karanlığın içindeki sırlar bittikten sonra oyun bitecekti ama bizde bitmiş olacaktık.
bizler kuklaydık, sırlarımız ise bir ölümün ellerindeydi, buradan kurtulsak bile ruhlarımız her zaman burada kilitli kalacaktı...
Güven, bazıları için sadece bir kelime. Leyla içinse bir savaş...
Beş yaşında ailesini kaybeden Leyla, yıllar sonra kendini geçmişiyle yüzleştiği bir okulda bulur. Sessizliğiyle ördüğü duvarların arasına; çocukluğundan gelen tanıdık bir bakış, Çağrı...
Ama güven kolay kurulmaz. Hele ki yıkılmışsa defalarca.
Bir yanda geçmişin karanlığı, diğer yanda kalbinin derinliklerinde filizlenen hisler...
Dostluk, ihanet, aşk ve sırlarla örülü bu hikâyede herkesin bir maskesi, Leyla'nınsa bir sınavı vardır.
"Güvenemem"; kayıplarla yoğrulmuş bir kalbin, yeniden atma cesaretini bulma hikâyesi.