20 parts Ongoing Dışarıdan bakıldığında Elara sıradan bir kız gibi görünüyordu. Uzun kahverengi saçları omuzlarına dökülüyor, gözlerinde çoğu zaman fark edilmeyen derin bir parıltı gizleniyordu.
Küçük bir köyde doğmuş, hayatını hep sıradan bir düzene uyarak geçirmişti. Sabahları tarlada çalışır, akşamları evinin önünde oturur, yıldızları seyre dalardı.
Elara'nın dünyası, büyülü varlıklarla doluydu. Elfler ormanların derinliklerinde gizlenir, cüceler yerin altında krallıklar kurar, cadılar uzak tepelerde eski büyülerin sırlarını saklardı. Kurtadamlar, geceleri ay ışığında avlanır, periler ormanın gizli köşelerinde şarkılar söyleyerek zamanı yavaşlatırlardı. Krallıkların hırsları yüzünden savaşlar eksik olmaz, barış sürekli tehdit altında yaşanırdı. Ama bir tür vardı ki, artık hiçbir yerde yoktu: ejderhalar.
Bir zamanlar göklerin ve dağların hakimi olan bu görkemli varlıklar, insanların korkusu yüzünden avlanmış, tek tek yok edilmişti.
Fakat bir kehanet vardı; zamanın unutturmaya çalıştığı bir sır:
*"Ejderhaların ateşi bir gün yeniden gökleri aydınlatacak.
Altı yumurta, altı kader...
Her biri farklı diyarlarda, farklı ellerde gizlenecek.
Onları bulacak olan altı genç,
Ne kanla ne taçla seçilecek.
Onları seçen, zamanın kalbidir.
Altı ejderha yeniden doğduğunda,
Gökyüzü ve yeryüzü birbirine karışacak.
Kralların tahtları sarsılacak,
Orduların çelikleri paramparça olacak.
Birisi göğün yıldırımlarını taşıyacak,
Birisi sularla birleşecek.
Biri kızıl kanla hükmedecek,
Biri ateşin özünden doğacak.
Biri dağların sessiz gücünü uyandıracak,
Ve biri ormanın kalbiyle nefes alacak.
Ama unutmayın
Altıdan biri ihanete düşerse,
Ejderhaların yeniden doğuşu
Kurtuluş değil, kıyamet getirecek.
Ve o gün geldiğinde,
Dünyanın kaderi onların ellerinde şekillenecek.