Üç krallığın sınırında, bin yıllık barışı koruyan eski imparatorluk topraklarında, bir karanlık gölge yükseliyordu. İmparatoriçe Lysandra, gücünün doruğundayken diyarda çok önemli ve kültürel anlamda asırlardan beri süren kış balosunda ansızın zehirlenmiş, sarayın koridorları yas ve şüpheyle dolmuştu. Krallığın kalbinde, zehrin izini süren tek kişi, kızı Fresia'ydı. Gözlerinde intikam ateşi, yemin etmişti: Annesinin ölümünün ardındaki sır perdesini aralayacak, adaletin yerini bulmasını sağlayacaktı.
Ancak taht, yalnızca bir kadın için değil, üç kardeş krallığın da arzusu olmuştu. Kral Vhlor, Louis'in sevdiği kıza şüphe ve nefret besliyor,gizli ittifaklar örülüyor, ihanetler pusuya yatıyordu. Fresia'nın yolculuğu, sadece annesinin ölümünü aydınlatmakla kalmayacak, aynı zamanda imparatorluğun geleceğini de şekillendirecekti.
Ve o kolye... Zehirle birlikte gelen, eski zamanlardan kalma gizemli, lanetli bir kolye, krallıkların kaderinde anahtar rol oynayacaktı.
Bu, tahtın gölgesinde yükselen bir imparatorluğun, bir kızın ve üç krallığın hikayesiydi.
⚔ ♕♕♕ ⚔
Bir sabah uyandığımda işe gitmek için hazırlanıyordum. Daha sonra heyecanla takip ettiğim internet romanının yeni bölümünün geldiğini gördüm. Yeni bölümü açıp okuduğumda, hayatımın tek mutluluk kaynağı olan şeyi kaybetmiştim: favori karakterimi.
Her şey, yazarın diğer erkek karakter olan Damon Dumont'u öldürmesiyle başladı.
Yani favori karakterimi. Buna o kadar kızmıştım ki, kendimi yayınevinin önünde pusuya yatmış hâlde bulmam kaçınılmaz oldu.
Daha sonra, karşıdan karşıya geçerken o kadar dikkatsizdim ki trafik kazası geçirdim.
Gözlerim kapanmadan önce beyaz bir kamyonet gördüğüme emindim. Daha sonra ise kendimi Aşkın Tutsakları adlı fantastik romanda, sonu kötü biten yan karakter Rhiannon Aethelred'ın bedeninde buldum.
Şimdi ne yapacaktım?
Not: Kurgu bana aittir.
#Kraliçe 🥇 10.11.2025
#dram 🥇 20.11.2025
#prenses 🥇 30.11.2025